Çin devlet televizyonu CCTV’ye göre, Wukong adı verilen söz konusu uydu, ülkenin kuzeybatısındaki Gansu eyaletindeki Jiuquan Uydu Fırlatma Merkezi'nden bu sabah 08.12 ‘de Long March 2-D (Uzun Yürüyüş) adlı taşıyıcı roketle fırlatıldı.
Bilim adamlarınca, uzayın kütlesinin çoğunluğunu oluşturduğu düşünülen karanlık maddelerin yaydığı sinyallerin, araştırılması için Çin’in uzaya gönderdiği ülkenin ilk uzay teleskobundan alınan veriler, 2016’nın ilk yarısında açıklanacak. Çinli uzmanlar, gönderilen uydunun üç yıllık uzay misyonu üstlenmek için tasarlandığını, ancak bunun beş yıl da olabileceğini ifade etti.
Modern bilimin dev gizemlerinden biri olan karanlık maddeler, yeterli miktarda elektromanyetik radyasyon emmediği veya yansıtmadığı için doğrudan gözlemlenemiyor. Söz konusu uydunun bu esrarın çözülmesine yardımcı olacağı belirtiliyor. Wukong, Çin Bilimler Akademisi’nin (CAS) uzay programı kapsamındaki dört bilimsel uydudan bir tanesini oluşturuyor. Diğer üç uydular ise kuantum bilim deneyleri uydusu, yerçekimi araştırma ve uzay yaşam bilimleri uydusu, diğeri ise kara delikler, nötron yıldızları ve diğer olayları gözlemleme için sert bir X-ışın teleskobu şeklinde sıralanıyor.
Çinli yetkililer, geliştirilmesi iyi bir şekilde devam eden bu uyduların da gelecek yıl uzaya gönderileceğini ifade etti.
CAS’a bağlı Milli Uzay Bilimleri Merkezi'nin direktörü Wu Ji, uzay biliminin Çin'in yenilik odaklı kalkınma olanının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, Çin’in uzayın önemli oyuncularından biri olduğu vurguladı.
Ülkesinin uzaya ilk uyduyu 45 yıl önce gönderdiğini kaydeden Wu, bunu iletişim, uzaktan algılama ve navigasyon uydularının takip ettiğini söyledi.
Wukong’un mühendislerinden Ai Changchun ise, Çin’in bilimsel araştırma için tasarlanmış çok az uydusu olduğunu da ifade etti ve bugün gönderdikleri uydunun Çinli bilim adamları tarafından yönetilen dünyadaki ilk büyük ölçekli uzay bilim projesi olduğunu dile getirdi.
Çinli uzmanlar, temel araştırmadaki mevcut yatırımın sadece genel araştırma yatırımlarının yaklaşık yüzde beşi oluşturduğunu, ABD’de ise bu rakamın yüzde 40, Almanya’da ise yüzde 28 olduğunu kaydediyor.
Kaynak: cha
