İkinci bir dil bilmek günümüz şartlarında artık gereklilik haline geldi.Herkes bir dil öğrenme çabasıyla kurslara yazılıyor,kaynaklar okuyor.
Fakat bu gibi faktörler bile yabancı dil eğitimi için yeterli gelmiyor.Yaş ilerledikçe öğrenim zorlaşıyor.Çocukluktan itibaren dil eğitimine başlanılması,
bireyin daha kolay dil öğrenmesini sağlıyor. Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ’a göre her çocuk dil için hazır bir beyin mekanizmasıyla doğuyor.

Prof. Dr. Tanrıdağ, ''İnsanlar doğuştan dil için hazır bir beyin mekanizmasıyla doğar. Bu mekanizma daha bebek anne karnındayken 3-6 aylıkken ortaya çıkmaya başlar. Doğumdan sonra çocuğun konuşmasına kadar geçen süre konuşma mekanizmasını harekete geçirmek için gereken bellek gelişimidir. Eğer başka bir nedenle bellek yeteri kadar dış dünyaya ait materyal toplayamazsa çocuk konuşmayı öğrenemez'' diye ifade etti.

Birden çok dil bilmenin beyin üzerindeki etkisine ilişkin de bilgi veren Prof. Dr. Tanrıdağ,"Öğrenilen her yeni dil için farklı bir beyin alanı değil benzeri bir alan kullanılıyor. Farklı dillerin aynı beyin alanları içinde temsil edilmesi farklı zamanlarda arşivlenen dosyaların aynı kütüphanede saklanmasına benzetiliyor. İnsan belleğinin özelliğinden dolayı önce öğrenilen dil her zaman daha fazla hatırlanan dil oluyor. Bu dilin kullanılmaya devam edilmesi dil belleğini daha da sağlamlaştırıyor. Bu yüzden çocuğun erken yaşlarda dil öğrenmesi önemli.

Bu konuda yaşanan gelişmeler Pitres Kanunları olarak biliniyor. Buna göre bir insanda çoklu dil bozukluğu oluştuğunda; düzelme önce ana dilden ve çok kullanılan dilden başlıyor. Eğer ana dil aynı zamanda çok kullanılan dilse bu düzelme daha da belirgin. Bunun dışında, eğer bilinen diller aynı dil ailesine mensuplarsa örneğin bu diller Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca ise bunların düzelmeleri birbirine yakın oluyor."şeklinde konuştu.
 
Editör: TE Bilişim