Ben belediye başkanı olmadan önce de 1990’dan beri Bakırköy’de yaşıyordum. Hatta benim çocukluğumda Bakırköy’de geçti. 10 senede Bakırköy’de Sosyal Demokrasi adına çok şey değiştirdik. 10 yıl boyunca Bakırköy’de Sosyal Demokrasi adına çok şey değiştirdiklerini söyleyen Ünal Erzen, özellikle sağlık ve eğitim konusunda halkın yararına çok büyük çalışmalar ve yatırımlar yaptıklarını, en önemli şeyin “Sağlık, eğitim, güven ve huzur içinde yaşamak” olduğunu kaydetti. 

  

Gazetemizin sorularına yanıt verirken, “Bakırköy mutlu insanların yeriydi” diyen Ünal Erzen, kendi döneminde hayata geçirdiği projeleri ve ilçenin bugünkü durumunu anlattı.
“Botanik Parkı restoranının zarar etmesi söz konusu olamaz” Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi açıklamasıyla 2.5 milyar dolar rantı olan 96 dönüm arsa üzerine 'Botanik Park' yaptıklarını söyleyen Ünal Erzen, “Bu restorandın son ay yaptığı ciro 385 bin lira. Botaniğin elektrik su sorunu yok. Oradan eskiden 150 tanker su çekerlerdi. Elektriğin çoğunu rüzgar pervanelerimizden karşılanıyor. Düğünlere kiralanıyordu ve şimdi aylık 70 bin liraya kiralandı” diyerek konuşmasını sürdürdü. 385 lira cirosu olan bir restorandın zarar etmesinin söz konusu olmayacağını, bunun her gün 10 milyon lira ciro demek olduğunu, bu değerde bir yerin en az 200 bininin kar olduğunu belirtti. ‘Bunun resmen bir zarar’ olduğunun altını çizerek, “Herhalde Bakırköy’ü tanımayan meclis üyeleri olduğu için, anlamadıkları ve ses çıkarmadıkları için başkanı etkiliyorlar gibime geliyor. Yanlış şeyler söylüyorlar, Bakırköy’ü bilmiyorlar ve tanımıyorlar. Bülent beyden kaynaklandığını zannetmiyorum” dedi.   

  

“Göreve geldiğimizde spor Köyü diye bir yer ayrılmış, iki tane taş konulmuştu. Orada yeni bir Yaşam Köyü yaptık”

Atatürk Spor ve Yaşam Köyü’nün de tek başına milyonlar tuttuğunu söyleyen Ünal Erzen, “Biz geldiğimizde Spor köyü diye bir yer ayrılmıştı, iki tane taş koyulmuştu. 2009’da gelir gelmez 50 dönüme sahip Spor Köyünü yaptık. Kapalı yüzme havuzu, engelli bölümü, 4 açık 3 kapalı tenis sahası yani bir Yaşam Köyü yaptık” dedi.

“Yeni bir huzur evi yaptık; yatağı yorganı, televizyonuyla anahtar teslimi Bülent bey yönetimine devrettik. Hala faaliyete geçirilmemesine çok üzülüyorum.”

Leyla Gencer Opera Salonu’nunun yanı sıra yeni bir huzur evi yaptıklarını, yatağı yorganı, televizyonuyla anahtar teslim ettiklerini ve henüz faaliyete geçmemiş olmasına da çok üzüldüğünü, Yunus Emre’de nikah yapılmasından insanların çok şikayetçi olduğu için yeni bir Nikah Salonu yaptıklarını fakat geçenlerde önünden geçerken “Nikah Salonu” ibaresinin kalkmış olduğunu gördüğünü, kiraya vereceği yönünde duyumlar aldığını ve çok üzüldüğünü ifade etti.

“Bana sorarsanız Bakırköy’e gelen belediye başkanının zaten işi çok kolaydı” diyen Ünal Erzen, “Bakırköy yeşili olan, sosyal sorunlarını halletmiş bir kent. Yapılması gereken şey, eski yapılanların üzerine bir taş daha koymak, daha da bir güzelleştirmek” dedi.

“Sağlık hizmetlerini ücretsiz veriyordum. Şimdi bunların hepsi kaldırılmış. Eskiden bana teşekkür edenlerin hepsi üzüntü içinde şimdi.”
“Bakırköy yaşlı nüfusu olan bir kent ve sağlık ücretsizdi” diyerek anlatmaya devam eden Ünal Erzen “Bakırköy’de sağlık ücretsizdi en önemlisi. Her gece 20-25 kişi ücretsiz olarak 3 ile 8 dakika arası ambulans yardımından faydalanıyordu. Yanında doktoru, elektro aletleri yeterli değilse hastaneye götürüyordu. Tüm bunlar kaldırılmış” diyerek konuşmasını sürdürdü. 1 ay önce eşinin hastalandığını, aradığını ve bu hizmetin kaldırıldığını öğrendiğini söyledi. Bakırköylü’nün bu hizmetten ücretsiz faydalandığını ve telefon ederek teşekkür ettiklerini ve duyduğu mutluluğu, şimdiler de ise üzüntü duyduğunu belirtti.

“Kız yurdunda belediye çalışanlarının kaldığını duyuyorum. Umarım doğru değildir.” Kreşlerin kendi zamanında ücretsiz fakat şimdilerde ücretli olduğunu, kız yurdunun son durumunu ve yurdun kız öğrencilere ait olduğunu belirterek, belediye çalışanlarından yurtta kalan olduğu yönünde duyumlar aldığını ifade etti.

“Ben borçlanma pahasına çalışanlarımın maaşlarını bir gün geciktirmedim. İnsanların maaşı kutsaldır. Şimdi duyuyorum aylarca maaşını alamıyorlar ve maaşlar düşürülmüş. İşten çıkartmaları anlayabilirim ama maaşlar yarı yarıya inemez!”
“10 yıl boyunca 1 gün olsun çalışanın maaşını geciktirmedim” diyen Ünal Erzen “Parasız olduğumuzda bile bankalardan borç aldık ödedik. İnsanların maaşı kutsaldır. Şimdi duyuyorum aylarca maaşını alamıyorlar ve maaşlar düşürülmüş. Sosyal Demokrat Belediye bir sürü insanı işten çıkardı ve bir o kadar da aldı. Bunu anlayabilirim ama maaşlar yarı yarıya inemez” dedi.

BAKKART hakkında da konuşan Ünal Erzen, “Bakırköy’de mağdur ailelere verdiğimiz destek BAKKART vardı. Ödemeler kriterlere göre doğruydu ve BAKKART üniversiteler de bir tez konusudur” dedi.

Erzen, dershaneye gitme olanağı bulamayan öğrenciler için hizmete sunulan BAKGEM (Bakırköy Gençlik Eğitim Merkezi) destek eğitim programına katılan 45 öğrencinin 40’ı üniversitelerin lisans ve ön lisans programlarına kayıt olma hakkı kazandığını ve bundan duyduğu mutluluğu ifade etti.   

  

“Bülent bey seçilmeden önce bana ‘Abi’ diyordu. Ben de ona ‘Kardeşim’ dedim ama olmadı. Çok acıdır ki, kutlama ziyaretine gidebilmek için 8 aydır randevu alamadım kendisinden.”

Tekrardan aday gösterilip başkan olsaydı Bakırköy’de estetiğe bakacağını belirterek anlatmaya devam eden Ünal Erzen, “Bakırköy çok şirin bir Avrupa kenti haline getirilebilirdi. Binaları, yapıları, boyaları, projeleri ona göre yapılacaktı. Ama ben CHP’li bir belediye başkanına bırakmaktan mutluydum. Hatta kendisine de her konuda yardım edebileceğimi söyledim. O bana –Ateş abi diyordu, bende ona –Kardeşim dedim ilk tanıştığımızda. Ama olmadı, şu çok acıdır ki, 8 aydır randevu alamadım ben başkandan. Gitmemin sebebi de gidip makamında tebrik etmek. 10 yıl oturduğum koltukta kendisini kutlayıp, çiçeğimi, çikolatamı vermek ki, bu çok medeni bir olay. CHP’liyim, CHP’li, ki AKP’li veya MHP’li olsaydı da giderdim. Ve inanıyorum ki öyle olsaydı daha kolay randevu alırdım, çok daha fazla ilişkim olurdu” diyerek buna çok üzüldüğünü ifade etti. “Ben buranın vatandaşıyım, Bakırköylüyüm, bana hizmet borcu var Bakırköy için. Tebrik edebilirim, kolkola girebilirim ve insanlar medeni ilişki neymiş görür” dedi.   

  

“Aday olmayışıma değil, aday yapılmayış şekline kırgınım.”

Yeni dönemde aday olmayı düşünmediğini, Genel Merkezin yaptığı anketlerde en başarılı belediye başkanı çıktığı için çok ısrar edildiğini ve buna karşılık aday olduğunu belirten Ateş Ünal Erzen, “Beni aday yapmadılar, genel merkezin kararıdır, saygı duyarım ama ben belediye aday olmayışıma değil, aday yapılmayış şekline kızgın değil kırgınım” dedi. Belediye başkanı olduğu zaman parti rozetinin çıkarıldığını, ilçedeki herkese belediye başkanlığı yapılacağını söyleyerek “Hiçbir zaman Rozet belediye başkanlığı yapmadım. Bir tek Atatürk rozetim vardı yakamda ve insanları Alevi, Süryani, Ermeni, Kürt, Türk’tü diye bilmedim, sormadım ve partisine de bakmadım” diyen Ünal Erzen, “Benim için önemli olan Bakırköy sınırlarında yaşayan yaklaşık 250 bin kişiye hizmet etmekti. Yeni belediyenin bu yapılanların üzerine taş koyması lazımdı” diyerek konuşmasını sürdürdü. Geçmiş dönemde yeni Meclis Binası’nı da faaliyete geçirdiklerini ifade eden Ünal Erzen’e belediyenin borcunu sorduğumuzda da sorularımıza içtenlikle cevap verdi.

“Sağda solda ‘Belediyeyi 900 milyon borçla devraldık’larını söylüyorlardı. Bir gazeteye demeç verip gerçekleri açıklayınca söylentiler kesildi.”

Belediyenin 900 milyon civarı bir borcu olduğunun söylendiğini bunu geçtiğimiz günlerde yine ne yazık ki bir gazete aracılığıyla anlattığını ifade ederek, söylentilerin ondan sonra kesildiğini anlattı. 10 yıllık görev süresi sonunda 98 milyon Dolar borçla aldığı belediyeyi; 106 milyon Dolar (231 milyon TL) borçla devrettiğini belirterek, ortada dolaşan 350, 500, 700 milyon gibi rakamların gerçeği yansıtmadığını ve bu konuda CHP Genel Merkez’in kendi dönemine ait borçları denetlemesine hazır olduğunu söyledi. 2004’te göreve geldikten 1-2 ay sonra At Yarışından gelen 30-40 lira arasındaki gelirin kaldırıldığının altını çizen Ünal Erzen, “ Bu da demek oluyor ki, biz 10 yılda 400 Milyon gelir kaydettik. Havaalanı da yasaya girdi ve hiçbir gelir alamadık. 260 bin metrekarelik otoparkın ruhsat parası metrekare başına 25 liraydı. İçindeki dükkanlardan hiçbir şey alamıyoruz. İnşaat yapılıyor ve belediye ye katkısı yok. Burada da kaybımız yaklaşık 400 Milyon dolar. Buna rağmen 10 senede 6 milyon borçla devrettik” dedi.   

  


“Bana seçimden önce geldiğinde dedi ki, ‘Ateş abi burada hiç görmediğim müthiş şeyler yapılmış. Ben çok rahat edeceğim burada’ dedi ve makamı devrederken de basının önünde de söyledi. Ama birden olay değişti. Geriye gitmeye başladı. Üzüntü verici bir olay bu!”

“İlk önce Belediyeyi düşünürseniz parayı bulursunuz. Hakikaten üzülüyorum. En çokta giden ilçe başkanının ve örgütün her şeyi bilmesine rağmen ses çıkarmamasına üzülüyorum.”

Şimdilerde hizmet yapılamayışının sebebini para olmayışına bağlanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Ünal Erzen, “Para olmaz ama istihdam edecek alanlar yaratılır. Bu gün Türkiye’de en büyük şirketler borçludur. “Borç Yönetimi” diye bir şey vardır. Borcunu bulursun, borcu güvenilir insana verirler ve borcu yönetirsin. 98 Milyon Dolar la borçla devir aldık, 104 Milyon Dolar ile devrettik. Kalsaydık gene hizmet devam edecekti, gene maaşlar gününde ödenecekti. İlk önce Belediyeyi düşünürseniz parayı bulursunuz. Hakikaten üzülüyorum. En çokta giden ilçe başkanının ve örgütün herşeyi bilmesine rağmen ses çıkarmamasına üzülüyorum. İlçe başkanı en iyi bilendi çünkü grup başkanıydı. O dahi ses çıkarmadı. Bülent Kerimoğlu koskoca doktor olmuş, siyasette uzun yıllar yol yürümüş, aday olmuş bilmesi lazım ama biliyorda acaba ona kalmıyormu bu işler diye düşünmeden de kendimi alamıyorum. Bakırköy’de olmayanlar Bakırköy’de yapılanları bilmiyor ama Bülent başkan biliyor. Bana seçimden önce geldiğinde dediki, “Ateş abi burada hiç görmediğim müthiş şeyler yapılmış. Ben çok rahat edeceğim burada dedi ve makamı devrederken de basının önünde de söyledi. Ama birden olay değişti. Geriye gitmeye başladı. Üzüntü verici bir olay bu.

“Tekrar aday olmayacaktım ama gelen baskılarla aday adaylığımı açıkladım. Aday olmayışıma değil, aday olmama biçimime üzülüyorum. Üzgün değilim, kırgınım. aday olmama nedenim Şişli’de patladı.”
Aslında bir ara aday olmamayı düşündüm. Gelen baskılarla aday adayı oldum. Genel Merkez anketler yaptırıyor ve çok yükseklerde çıkıyorum. Genel Merkeze de söyledim istemediğimi. Başkası gelsin devam etsin dedim. Olmaz dediler kesin sensin. Aday olmayışıma değil, aday olmama biçimime üzülüyorum. Üzgün değilim, kırgınım. Üst yönetime kırgınım çünkü aday olmama yöntemim kötü. Bu gün sanırım anlamışlardır yani en tepedekiler, çünkü aday olmama nedenim Şişli’de patladı.

“Çıkan bir haber üzerine bizi işaret ederek ‘Aday yapılmamanın hezeyanı içindeler’ diyen Erdoğan Toprak’a cevabımdır; Erdoğan Bey, delegelerin oylarıyla Parti Meclisi'ne bile seçilememiş biridir. Neden bize çamur atarsın? Atamazsın. Ve sen buralarda sürekli belediye başkanı olmak isteyen bir insansın.”

Takvim’deki haberde de benim dile getirdiğim şey toplantının içeriği değil, ki etik olarak bunu konuşmam ama Erdoğan Toprak’ın açıklama yapıp, -Aday yapmadığımız belediye başkanları hezeyan içinde söylediler- açıklaması direk aday yapılmayan 6 belediye başkanınadır. Bu nokta da suskun kalmadım ve cevap verdim. Cevabım Erdoğan Toprak’a dır. “Biz hezeyan içinde falan değiliz, ben hiç seçim kaybetmedim. Yüzde 40'la geldiğim Bakırköy'de oyları yüzde 60'a taşıdım. Erdoğan Bey, delegelerin oylarıyla Parti Meclisi'ne bile seçilememiş biridir. Neden bize çamur atarsın? Atamazsın. Ve sen buralarda sürekli belediye başkanı olmak isteyen bir insansın.”

“Belediye Ruhsat vermek zorundadır, sonrasında dava açabilir. Sahil olsun, Ağaoğlu olsun bunların planları Çevre Bakanlığı’ndan gelir. Gelen planı sen 1 ay içinde yapmak zorundasın. Ruhsat vermeniz, dava açmanızı engellemiyor. ‘Ruhsat vermiyorum’ diyemezsiniz. Çok büyük bir tazminatla karşı karşıya kalırsınız.”
“ÇİĞ ET YEMEDİK KARNIMIZ AĞRIMIYOR!”

Biz sadece Ağaoğlu’na yürütmeyi durdurma kararı almıştık ve o hala devam ediyor sanıyorum. Bakırköy belediyesinin yeni duyduğum sahildeki yapılara yürütmeyi durdurma kararının sebebini bilmiyorum. Belgesiz ve bilgisiz açıklama da yapmam. Belediye yasalarını iyi bilmek lazım. Belediye Ruhsat vermek zorundadır, sonrasında dava açabilir. Sahil olsun, Ağaoğlu olsun bunların planları Çevre Bakanlığı’ndan gelir. 5 binliği de, Binliği de. 1/5000 planlarını Çevre Bakanı ve Şehircilik Bakanı yapar. 1000’lik planı hemen yapmak zorundasın. Yasaya göre en geç 1 ay içinde vermek zorundasın. Ruhsat vermeniz, dava açmanızı engellemiyor. Ruhsat verip, plan davası yada projeye dava açarsın. Direk ben ruhsat vermiyorum diyemezsiniz. Çok büyük bir tazminatla karşı karşıya kalırsınız. Yasa ortada. 15 gün içinde ruhsat vermezsen ya müteahhit, ya avukat yetkili merci senin hakkında dava açar. İnşaatın her geciken günü dünya parası. Ruhsatı verirsin, davanı açarsın. Ben bunu Ağaoğlu’nun kendisine söyledim. Davamızı açtık, durdurma kararı çıktı. Çiğ et yemedik, karnımız ağrımıyor. Sahilde de aynı olay oldu. Ruhsatlar verildi, yürütme durduruldu, sonrasında yürütmeyi durdurmaya ilişkin neden dava açıldı bilmiyorum. Ama ısrarla söylüyorum. Ruhsat vermek zorundasın. Bu vatandaşın hakkı. Evindeki kiracı gibidir anlayacağınız anlamda. Evinizde oturuyordur ama mahkeme kararı olmadan çıkaramıyorsunuz.

Haklıysanız durdurur, haksızsanız devam eder inşaat. Ama ruhsat vermek zorundasınız.

“Eşim Anadolu Partisi kurucularından. Genel Başkan Yardımcısı. Kadınların siyasette daha başarılı olduğuna inanıyorum. Biz erkeklerden daha cesurlar. Herhangi bir şeye aday değilim ama eşim aday olabilir.” Şahsi olarak siyasette bir düşüncem yok. Eşim Anadolu Partisi kurucularından. Genel Başkan Yardımcısı. Kadınların siyasette daha başarılı olduğuna inanıyorum. Biz erkeklerden daha cesurlar. Ben şu anda çok iyiyim. Sağlığım ve kafam yerinde. Dinleniyorum. Eşime yardım edebileceksem yanındayım. Herhangi birşeye aday değilim ama eşim aday olabilir.

“CHP’nin tabanı ülkeyi düşünüyor, oy veriyor, susuyor. Ama örgüt diye bir kavramı var. Bu örgüt denen olay başka işler peşinde. Sabahtan akşama kadar kahvede oturup, akşam bize kim rakı ısmarlayacak diye beklenip ahkam kesilmez. Onlara göre belediye başkanının onlara iş vermesi lazım. Kendileri hayatta hiçbir iş yapmamışlardır. 1 Portakal dahi satmamış, hep ondan bundan geçinmiş, 1 kuruş para kazanmamış insanların aday yapılması yanlıştır.

CHP’nin tabanına hiç bir şey demiyorum. CHP’nin tabanı ülkeyi düşünüyor, oy veriyor, susuyor. Çağdaş, laik, ırk ayrımına bakmıyor, etnik kökene bakmıyor, Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı, Türkiye’nin bütünlüğüne bağlı, inancına bağlı çok iyi bir tabanı var. Ama örgüt diye bir kavramı var. Bu örgüt denen olay başka işler peşinde. Sabahtan akşama kadar kahvede oturup, akşam bize kim rakı ısmarlayacak diye beklenip ahkam kesilmez. Onlara göre belediye başkanının onlara iş vermesi lazım. Kendileri hayatta hiçbir iş yapmamışlardır. 1 Portakal dahi satmamış, hep ondan bundan geçinmiş, 1 kuruş para kazanmamış insanların aday yapılması yanlıştır. Bunların Milletvekili aday adayı olması yanlıştır. Örgüte değil, tabana çok yazık. Genel başkanın kendisi de bu konuda çok rahatsız. 2009’da örgüt Ankara’ya gitti benim aday olmamamı istedi. Aday oldum yüzde 60 ve ertesi gün gık yok.
Halk yani taban hizmeti biliyor, seçtiğini biliyor, örgütse dedikodu ile işini yürütüyor.

“Para üretmez, gelir getirmezsen yönetemezsin. Kalem kalem gelir ve gider yazılmıştır bu kitapta. Kamuya ertelenmiş borçlar var. Borç nasıl, nasıl böyle anlatıyorlar aklım almıyor.”

Belediyenin gelirleri bellidir. Belediye vergi toplayamaz. Belediye gelir yasası halen çıkmadı ve yanlıştır. Belediye gelirleri Emlak Vergisi, Dükkan vs ruhsatı, İnşaat ruhsatıdır, 1-1.5 Milyon gibi İller Bankası’ndan gelir gelir. Gelir bellidir ve Büyükşehir gibi, otobüs çalıştıramazsınız, otopark çalıştıramazsınız, Bakırköy Marina’ya karışamaz, teknelerin kirası, vergisi Büyükşehire gider. Bakırköy’de emlak vergisi en fazla 50-60 milyondur. Tahsil edebilirseniz. Devletten emlak vergisi alamazsınız. TOKİ’den inşaatlar bitip özel mülkiyete geçene kadar vergi alamazsınız. Devlet Kurumlarından, İller Bankası’ndan gelen 30-35 milyon lira para vardır ve bu 100 milyonun içinde döner. Bakırköy gibi bir ilçe 280 Milyon’dan aşağıya dönmez. Gelir üretmek lazım. 2014’te 116 Milyon diğer gelir kalemimiz var. Nedir bunlar? Büyük bir inşaat yapacak, harcı pazarlıkla attırır. Belediye buna ortak olur. Alınan para belediye ye alınırdı. Örnek sahilde Simpaş-Katarlar ortaklığı ile yapılan yere 22 Milyon küsur para aldık. Bunlar diğer gelirlere giriyor. Makbuzlu belediyeye giren para. Borçlanma 5 yıllık olur. Yeter ki sana o parayı vermek için güvensinler. Belediyeye gelir getirmek ve üretmek kolay değildir. Bunlar bilinmeyebilir ama öğrenilir. Bir önceki başkana sorulur ki ben kendisine hapsini söyledim ve anlattım. Hesabını yapacaksın. Belediye personel parası 60-70 milyona gelir. Para üretmez, gelir getirmezsen yönetemezsin. Yüzlerce sayfa mali hesap denetim raporunu gösteren Ünal Erzen, “kalem kalem gelir ve gider yazılmıştır bu kitapta” dedi. “Kamuya ertelenmiş borçlar var. Borç nasıl, nasıl böyle anlatıyorlar aklım almıyor.”   

  






Editör: TE Bilişim