KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorunu ile ilgili, “BM 77 sayfalık yakınlaşma kaydı hazırladı. Bugün gelinen nokta bizim 2010 da bıraktığımız noktadan daha geride” dedi.
Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü organizasyonunda Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz Konferans Salonu´nda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın katılımlarıyla "Kıbrıs Müzakereleri ve Çözüm Süreci" konulu konferans gerçekleştirildi. Konferansa Vali Vekili Erkan Çapar, Garnizon Komutanı Albay Samit Tokmak, Rektör Prof.Dr. Burhanettin Uysal, Emniyet Müdürü Dr. Serhat Tezsever, Kıbrıs Gazileri, Üniversite Dekanları, Daire Başkanları, Akademik ve İdari Personelimiz ile çok sayıda öğrenci katıldı.
KBÜ Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Tarihiyle gurur duyan bir üniversite. Evet biz Karabük Üniversitesi olarak tarihimizle gurur duyuyoruz. Bunu sadece gurur duymakla bırakmayarak geleceğin şekillendirilmesinde gurur duyduğumuz olayları bir kez daha hatırlamak için uğraşıyoruz” dedi.
"BİZİM BIRAKTIĞIMIZDAN DAHA GERİDE"
Dünyada hakkında makale yazılan birçok konu olduğunu, en çok makaleye konu olanın ise Kıbrıs sorunu olduğunu belirten KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Kıbrıs konusunda çok uzun konuşabiliriz. Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmasıdır. Atatürk’ün geniş vizyonuyla ‘Yurt ta Sulh Cihan da Sulh’ ilkesi ile oluşturduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmasıdır.1923 Kıbrıs için yepyeni bir dönemin başlangıcı oldu. Kıbrıs’ın kuruluş süreci böyle başladı. Bu anlaşma ile Türkiye Kıbrıs ile ilgili bir hak iddia etmeyeceğini ilan etti. Türkiye Kıbrıs’tan vazgeçti ama Lozan’a bir madde koydurdu. Bu da İngiliz koloni yönetimi değişir ise Türkiye yeni bir politika belirleyebilir. 1960-1963 yılları arası ilginç bir dönmedi. Kıbrıslı Türkler daracık bölgelere toplandı. Devletleşme süreci de o dönemde başladı. 1967’ye kadar çok zor günler geçirdik. (Kayıplar, katliamlar, şehitler)1962’de başlayan normalizasyonda 1974’e kadar bir kısım rahatlama oldu. Türkiye bunu görür ve gerekli girişimleri başlattı. İngilizler ile temaslar yapılır, diplomatik girişlimler başarısız olur ve sonuçta askeri müdahale gerçekleştirilir. 1974’de çatışmalar başlar. Kıbrıslı Türkler Kıbrıs’ın kuzeyinde toplanırlar. Bütün kurumlar burada oluşturulur. Fakat bu yeni durum uluslararası toplum tarafından kabul edilmez. 1972-1979 arası Kıbrıs sorunun çözüm müzakereleri başlar, iki tane doruk anlaşması yapılır. Her ikisinde de Kıbrıs sorunu iki tarafta federasyonla çözümleneceği kararlaştırılır. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilir. Güvenlik konseyi toplanır ve iki tane önemli karar alır. Biri 1983’de kurulan KKTC yasa dışı olduğunu ilan eder ve kınar, 1984’de Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC büyükelçi teatisi yapınca güvenlik konseyi yeniden toplanır ve bu kez çok sert karar alır ve bu devletin hiçbir ülke tarafından tanınmamasını ister. Uluslararası alanda ve hukuken Kıbrıs sorunu devam etmiş olmasının dışlanmasının en önemli nedeni güvenlik konseyi kararlarıdır. Her zaman İnsan Hakları Mahkemesi güvenlik konseyinin kararlarına atıfta bulunur. 2010’a kadar çok uygun müzakereler yaptık. Çok ciddi ilerlemeler kaydettik. BM 77 sayfalık yakınlaşma kaydı hazırladı. Bugün gelinen nokta bizim 2010 da bıraktığımız noktadan daha geride” dedi.
Çözüme ihtiyacı olan tarafın Kuzey Kıbrıs tarafı olduğunu da belirten Talat, “Çünkü Kıbrıs Rum tarafı AB, BM Üyesi. Kuzey Kıbrıs tarafı çok etkili ve dinamik çalışma içerisinde olmalı. Dünyayı ikna etmek durumundadır. Tabi ki çözüm tek taraflı olmaz. Uluslararası toplumu çözümü istediğimize ikna etmeliyiz. Böylece Kıbrıs Rum kesimi baskı altında olabilir. Bütün ülkeler Kıbrıslı Türklerin çözüm istediklerini bildikleri için bizi davet ettiler ve biz bu nedenle Dış İşleri bakanları ile görüşmeler yaptık. Şuan KKTC devleti çözüm istiyor gibi değil, istemiyor gibi de değil. Bizim aktif çözüm çabası göstermemiz gerekiyor. Uluslararası toplumu lehimize çevirmeliyiz” dedi.
Kaynak: iha