Kayseri Ticaret Odası’nın (KTO) katkılarıyla Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından düzenlenen “Din, İnanç ve Vicdan Özgürlüğü Forumu” yoğun ilgi gördü. KTO Başkanvekili Ferhat Akmermer, Müslüman toplumların maruz kaldığı zulümlere karşı tüm din ve inanç kesimlerinin sessiz kalmasının kendilerini üzdüğünü söyledi.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Kayseri Ticaret Odası ile birlikte ‘‘Din, İnanç ve Vicdan Özgürlüğü’’ başlığı adı altında AB Gençlik Forumu düzenledi. Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda yapılan foruma özellikle gençlerin yoğun bir ilgi gösterdiği görüldü. Foruma ayrıca, AB Türkiye Delegasyonu Maslahatgüzarı Bela Szobati ile Bursa Metropoliti ve Heybeliada Aya Triyada Manastırı Başrahibi Elpidophoros Lambiriniadis de katıldı.
Forumda katılımcılara yönelik konuşma yapan KTO Başkanvekili Ferhat Akmermer, Türk toplumunun inançlara karşı hoşgörü gösterdiğini belirterek şöyle konuştu: ‘‘Milletimiz çok derin köklere ve yüzyıllar öncesine dayanan bir tarihsel mirasa sahip bulunmaktadır. Bu vasıf; Din, İnanç ve Vicdan Özgürlüğü bağlamında, Osmanlı İmparatorluğunun hoşgörü anlayışı ile karşımıza çıkmaktadır. Atalarımızın özellikle Din ve Vicdan Özgürlüğü konusundaki duyarlılığı dünyaya örnek olmuştur. Ünlü din alimi Mevlana Celaleddin-i Rumi bu anlayışı en parlak şekilde yansıtan bir ışık olarak tanımlanabilir. Ünlü düşünür Mevlana, ’Gel, Kim Olursan Ol, Yine Gel’ sözüyle; bu toplantının özünde aranan soruların temel cevabını vermektedir”
“ALEVİ KARDEŞLERİMİZE YÖNELİK ATILAN ADIMLARLA ÇOK MESAFE KAT EDİLDİ”
Türk toplumunun hoşgörü anlayışının Osmanlı’dan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile devam ettiğini belirten Akmermer, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Yeni bir anlayışla çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma arzusunda olan milletimiz, Anayasal bir temelle de güçlendirilen hoşgörü anlayışını laiklik ilkesi ile de pekiştirmiştir. Laik bir anlayış ile dinler arasında herhangi bir ayrımın kabul edilemezliği bir kez daha ortaya konmuştur. Laikliğin getirdiği bu anlayış; yalnızca dinler için değil, inanç ve vicdan özgürlüğünün de rahatça yaşanmasını sağlamıştır. Özellikle son yıllarda din, inanç ve vicdan özgürlüğü bakımından kısıtlayıcı uygulamaların ortadan kaldırılmasına yönelik irade ile ivme kazanan değişim, yenilikleri de beraberinde getirmiştir. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına yönelik devletimizin çalışmaları ve bağlı bulunduğu vakfın mal varlığının iade edilmesi sürecine ilişkin yaşanan gelişmeler de buna en güzel örnektir. Bunun yanı sıra, Alevi kardeşlerimize yönelik atılan adımlarla çok mesafe kat edilmiş olması da bizler için sevinç kaynağı olmuştur”
“CUMHURBAŞKANIMIZIN EZİDİLERLE GÖRÜŞMESİ HOŞGÖRÜNÜN SÜRDÜĞÜNÜ GÖSTERMEKTEDİR”
“Komşularımızda yaşanan olumsuz gelişmelerin ortaya çıkardığı önemli sorunlardan birisinin de din ve inanç özgürlüğünün yaşanması noktasında olduğunu biliyoruz” diyen KTO Başkanvekili Ferhat Akmermer şunları söyledi: “Türkiye olarak, bu sorunların içinde kalan 1 milyonu aşkın insana yardım eli uzattığımız da unutulmamalıdır. Özellikle Irak’taki Ezidilerin yaşadığı din ve inanç sorunları ile ilgili Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir grup Ezidi temsilcisi ile görüşmesi de hoşgörü anlayışımızın sürdüğünü göstermektedir.’’
KTO Başkanvekili Akmermer, ‘din, inanç ve vicdan özgürlüğü konusunda dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, hangi dinden ve ırktan olursa olsun 7 milyar dünya vatandaşının aynı anlayışla karşılaştığı bir ortamın oluşması gerektiğini vurgulayarak, “Üzülerek görmekteyiz ki, özellikle din, inanç vicdan özgürlüğü konusunda dünyada Müslüman toplumlarda yaşanan gelişmeler, bu toplumların maruz kaldığı zulümlere tüm din ve inanç kesimleri sessiz kalmaktadır. Okyanuslarda nesli tükenen fok balıklarına gösterilen vicdan ve hassasiyet, bir devlet eliyle katliamda bulunulan Filistin’in Gazze sahillerinde bombalar altında kalan çocuklara göstermemektedir. Bununla birlikte dünyanın dört bir yanında; Arakan’dan Suriye’ye kadar Müslüman toplumlara yapılan zulümlere ne yazık ki sessiz kalınmaktadır. Din, inanç ve vicdan özgürlüğü ve temel hakları ilke edinen batılı toplumlar, petrol gibi önemli yer altı kaynaklarının bulunduğu ülkelerde yaşanan zulümlere sessiz kalmaktadır. Bizim dinimiz, yaratılanı yaratandan ötürü sevmek felsefesi üzerinde durmaktadır. Ve bu anlamda din, inanç ve ırk ayrımı yapmadan, yaratılanların en şereflisi olan insanı üzerinde en büyük hassasiyeti göstermeyi bize emretmektedir.’’
“DİNLER TOPLULUĞUNUN YAŞANANLARA KAYITSIZ KALMASI BİZİ ÜZDÜ’’
Forumun ardından basın mensuplarına açıklama yapan Akmermer, din ve vicdan özgürlüğünün çok önemli bir konu başlığı olduğunu belirterek, “Ben konuşmamda bunu ifade etmeye çalıştım. Osmanlı’dan sonra Cumhuriyet döneminde de bütün din inan ve özgürlüklere hoşgörü gösteren bir anlayışımız oldu. Fakat burada ifade etmek istediğimiz ne yazık ki din ve vicdan özgürlüğü dünyada sadece Müslüman toplumlarında uygulanmadığı bir anlamda konuşmamda da ifade ettiğim gibi okyanus sahillerindeki fok balıklarına nesillerinin tükenmemesi için gösterilen gayreti Gazze’de bomba altında yaşayan çocuklara gösterilmediği bir dünya gerçeği var. Arakan’da, Suriye’de yaklaşık 250 bin insan öldü. Özellikle dinler topluluğunun bu noktada kayıtsız kalması bizi gerçekten üzdü’’ dedi.
Kaynak: iha