İstanbul Film efestivalinde Türk flmleri sansüre takılıyor. Kültür Bakanrlığı tarafından uygulana gelen 'kayıt tescil' yönetmeliği icabınca 'sansür' kıskacı İstanbul Film festivalini çepeçevre sarıyor. Bakanlık tarafından uygulanan ''Sansür'' yönetmeliğinin en son mağduru ise Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu'nun Türkiye'deki kamplardaki Terör Örgütü PKK'lı teröristleri konuşturan belgeseli 'Bakur/ Kuzey' oldu.
Bakanlığın elindeki sansür kılıcı
Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu tarafından kayda alınan ve Türkiye 'de bulunan PKK terör kamplarında eğitilen ve yaşayan Teröristlerin görüntülerini ilk kez veren ve konuşturan belgeseli ‘Bakur/ Kuzey'un 34. İstanbul Film Festivali kapsamında bugün saat 16.00'da Atlas Sineması'nda yapılması planlanan gösterimi iptal edildi. Gerekçe Kültür Bakanlığı'nın ‘Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik'i… Zira bu yönetmeliğin 15. maddesi, festivallerde gösterilecek Türkiye'de üretilen filmlere ‘kayıt tescil' belgesi almış olması zorunluluğu getiriyor.

Yaklaşık beş altı sene evvel bu yönetmelik çıktığında sinemacılar, bunun bakanlığın elinde ‘sansür kılıcı' olarak kullanacağı yorumları yapılmıştı. Bakanlık yetkilileri ise ‘sansür değil, sadece kayıt tescil' minvalinde açıklamalarda bulunmuştu. ‘Bakur' örneğinde de açıkça görüldüğü gibi sinemacılar sansür endişelerinde nihai derece haklıymış.

Peki yönetmelik böyleyken festivallerdeki bütün yerli yapımlar ‘kayıt tescil' belgesi almış olarak mı gösteriliyor? Elbette hayır. Genelde festivaller bu yönetmeliği hatırlatarak sinemacılardan kayıt tescil belgesi istiyor fakat ‘bakanlık ses çıkarmadığı sürece' laf konusu belgesi olmayan filmleri de göstermekten geri kalmıyor. İstanbul Film Festivali'nden yapılan açıklamadan da anlaşıldığı üzere Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, laf konusu ‘Bakur' gibi bir film olunca festivale ova göndererek gerektiğinde ‘sansür kılıcı' olarak kullandığı yönetmeliği hatırlatmış.

Peki, bu uyarıya karşın festival ‘Bakur'u gösterseydi ne olurdu? Polis, gösterim öncesi sinemaya gelip şikayet mevcut diyerek kayıt tescil belgesi isteyebilir, olmadığını görünce de gösterimi iptal edebilirdi. Belli ki festival yönetimi, polisin sinema salonu basması gibi bir görüntünün hoş olmayacağını düşünmüş ve böyle bir karar almış. Zira festivalden konuştuğumuz bazen yetkililer ‘Biz sansürcü olsaydık, baştan filmi festival programına almazdık' görüşünü dile getiriyor.

Zaten festivalden yapılan resmi açıklamada da ‘kayıt tescil' belgesi alması durumunda ‘Bakur'un gösterileceği belirtilerek asıl sorunun yönetmelikte olduğuna vurgu yapılıyor: "Yabancı filmler bu yönetmelik kapsamında değerlendirilmemektedir. İstanbul Film Festivali olarak yabancı filmler için tanınan muafiyetin yerli yapımlar için de uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. İstanbul Film Festivali, şimdiye kadar programında gösterilecek yerli filmlere de yönetmeliğin yurtdışı filmlere tanıdığı istisnanın uygulanması için görüşmelerde bulunuyordu ve bulunmaya devam edecek. Ancak halihazırda bu yönetmelik gereği festivale seçilen filmlerin gösterilebilmesi için kayıt tescil belgesi almaları zorunluluğu devam ettiğinden festival kapsamında gösterilecek başka yerli filmlerin de bu belgeyi alması gerekmektedir."

Festivallerde yabancı filmlere tanınan kontrol muafiyeti ise 1990'ların başında İstanbul Film Festivali'nde yaşanan bir sansür olayı sonrası, festivalin o yılki jüri başkanı olan Kayseri kökenli Amerikalı büyük yönetmen Elia Kazan'ın liderliğinde yapılan protesto yürüyüşü sonrası çıkan bir yönetmelikle sağlanmıştı. Protestonun derhal ardından çıkan yönetmelik, festivallerde gösterilecek yabancı filmlerin kontrol zorunluluğunu kaldırmış, herhangi bir problem çıkması durumunda da İl Sanatsal Etkinlik Komisyonu'ndan tasdik alınmamışsa sorumluluğu festival yönetimlerine bırakmıştı.

Görüntü net aslında, yabancı filmlere tanınan muafiyetin yerli yapımlara da tanınması gerekiyor. Yoksa yönetmelikteki ‘sansür kılıcı' daha çook can yakacak gibi görünüyor. 
Editör: TE Bilişim