DİYARBAKIR (İHA) – Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, özeleştiride bulunarak, "Parti olarak biz zaten temel bir ilke kararı almış durumdayız. Bundan sonra belediyenin iç işi kendi işi, personeli, alımı, işçisi, girdisi, çıktısına biz girmiyoruz. Seçip getirmişsek, başına koymuşsak kendileri yapacak. Parti iş ve işçi bulma kurumu olmaktan çıkacak, iş için gelip sıraya girenlerin doldurduğu mekan olmaktan çıkacak" dedi.
DBP Diyarbakır İl Başkanlığı’nın 22 Kasım günü yapılacak kongresi öncesi konferans düzenlendi. Kongre sürecinde yapılacak çalışmalar ve kongre hazırlığıyla ilgili konuların ele alındığı konferansa, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak, Fırat Anlı, DBP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, parti meclis üyeleri ve il delegeleri katıldı. Öcalan’ın mesajının okunmasının ardından kürsüye çıkan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, gündeme ilişkin değerlendirmeler ve parti içi özeleştiride bulundu. Herkesin yeniden örgüte katılmasını isteyen Yüksek, kesimlerin kendi grubunu terk etmemesi gerektiğini söyledi. Yüksek, "Bir tane örgütümüz var, herkes ona katılacak. Bir grubumuz var, o da partidir. Taraflaşmalar bizleri bu süreçte en çok geriye çeken anlayışlar ve pratiklerdir. Çok açık belirtelim, çatışma, çelişki, iktidar kavgası yürüten suç işliyor. Dedikodu anlayışı bu konferansta mahkum edilmelidir. Yol arkadaşları sırtını birbirine verip mücadele etmektir. Yeniden bütünleşeceğiz. Diyarbakır parti mücadelemizin merkezidir. Merkezimizi buraya taşımış bulunuyoruz. Kürdistan’da hakkettiği yerini alacaktır" dedi.
"HERKES GÖREVİNİ YAPSIN, GÖREVİNİ YAPMAYAN ZATEN BU HALKA HESAP VERECEK"
Yüksek, konuşmasının büyük bir bölümünü parti içi eleştirilere ayırdı. DBP’nin iş ve işçi bulma kurumu olmaktan çıkarılması gerektiğini dile getiren Yüksek, vatandaşlara evlerinde ve kahvelerde yaptıkları dedikodulardan vazgeçmeleri çağrısında bulundu. Yüksek, "Şu nedenler, şu çıkar, şu menfaat, şu çıkar dedikodusu gibi bu meseleler yüzünden Diyarbakır’ın rolünü oynamasından uzaklaştıran her tür anlayışla hep beraber mücadele etmeliyiz. Buna artık müsaade etmiyorum. İçinde olan varsa da artık bırakmalıdır, terk etmelidir. Belediyeler, demokratik kurumlar bizim, partimiz bizim. Kurumlarımızı eleştireceğiz, eksik yetersizliklerini eleştireceğiz, gündeme getireceğiz, tartışacağız ama yıpratmayacağız, güçten düşürmeyeceğiz, engellemeye çalışmayacağız. Bir dönem sonrasının hesabıyla bazı şeylerin içerisine girmeyeceğiz. Şu ihalenin, şu yatırımın, şu meselenin, bu meselenin peşine düşmeyeceğiz. Görevi ve sorumluluğu devrim olanlar başta bizim çalışanlarımız asla bunların peşine koşmayacak. Bundan sonra böyle bir şey olmayacak. Parti olarak biz zaten temel bir ilke kararı almış durumdayız. Bundan sonra belediyenin iç işi kendi işi, personeli, alımı, işçisi, girdisi, çıktısına biz girmiyoruz. Seçip getirmişsek, başına koymuşsak kendileri yapacak. Parti, iş ve işçi bulma kurumu olmaktan çıkacak. İş için gelip sıraya girenlerin doldurduğu mekan olmaktan çıkacak. Devrimsel mücadele ve görevleri geliştirmek üzere gelip görev bekleyenlerin yeri olacak. Yerel demokrasiyi ve mücadeleyi geliştirmek, büyütmek için görev isteyenlerin yeri, mekanı olacak. Onun için bazı ayrışmalara giriyoruz, girdik zaten. Bundan sonra belediyelerimiz bizim paradigmalarımızın, ölçülerimizin işleyeceği, bu doğrultuda hareket edeceği yerler olacak. En çokta oralardan karışıyor, en çokta halkın gündemi oralardan sapıyor. Sokağın, mahallenin, evin, kahvenin gündemi şu alınmış, bu alınmış, şuna iş verilmiş, buna iş verilmemiş. Devrim nerede, mücadele nerede? Niye kahvelerde, evlerde bunlar konuşuluyor? Niye sokakta, kahvelerde bu tarih süreci nasıl karşılanacak, nasıl götürülecek bunları niye konuşmuyoruz. Mahallemizde yanı başımızda aç yoksul yaşayan insanlar var, bunların sonlarıyla niye ilgilenmiyoruz. Alt komşumuzdan haberimiz yok ama, ama burada hangi kurumun içerisinde yaşanandan haberimiz var, bunu tartışıyoruz. Bunları artık bitirmeliyiz. Herkes görevini yapsın, görevini yapmayan zaten bu halka hesap verecek. Sorumluluğunu yerine getirmeyen, kurumumuz, öncümüz, yöneticimiz zaten halka ve mücadeleye karşı hesap vermekle mükelleftir. Bu sözü vererek geliyor zaten. İşini yapsın, hep beraber takip edeceğiz ama her şeyimiz, işimiz gücümüz de bunu takip etmek olmamalı. Hepimiz işimizi yapalım. Herkes kendi işini yaparsa istenilen kurumlaşmaları yaratabiliriz. Çok ciddi gündem sapmaları var. Önemli bir dönemdir bu, aslında ortadan kalkıyor. Bizde gözlemliyoruz. Bizim yeni süreçler yaratmamız gerekiyor. Partilerimiz, kurumlarımız, çalışanlarımız olmak üzere dedikodu, yıpratma bunların tümünün sistemle bağı olmadığını anlatmama hiç gerek yok" şeklinde konuştu.
Yüksek’in konuşmasının ardından konferans basına kapalı devam etti.
Kaynak: iha