Torku Konyaspor’un Belaruslu yıldız oyuncusu Aliaksandr Hleb, Konya’ya ilk geldiği günlerde korkutuğu ezan sesine şimdi alıştığını belirterek, "Konya ve Türkiye dini yaşamak isteyen inançlı insanlar için çok farklı bir gezegen. Bu da beni etkiliyor" dedi.
Torku Konyaspor Dergisi’ne röportaj veren Belaruslu futbolcu Aliaksandr Hleb, futbola başlangıç hikayesinden hayatında verdiği yanlış kararlara, transferinden Konya’da yaşadıklarına kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
“JİMNASTİKÇİ OLDUĞUM İÇİN FUTBOL ZOR GELMEDİ”
Spora eski Sovyetler Birliği zamanında jimnastikçi olarak başladığını ifade eden Hleb, “Babam bir görev için oradaydı. Ama kendisi geri dönüş yaptıktan sonra ‘Benim oğlum futbolcu olacak’ dedi. Ben de o dönem çocuk olduğum için kendisinin verdiği o kararı sorgulamadım. Babam futbolu çok seviyordu ve deyim yerindeyse tam bir fanatikti. Ama aksine futbol benim için fazla bir şey ifade etmiyordu. Sadece arkadaşlarım oynuyor diye oynuyordum. Çok eğlenceli olduğu ve yeni hareketler denediğim için 4 yaşında başladığım jimnastik bana daha iyi geliyordu. Babam futbolcu olmamı çok istiyordu ve futbol okuluna yazılmaya gittiğim gün çok şiddetli yağmur yağıyordu. Ben ‘futbolcu olmak istemiyorum’ ve ‘çok üşüyorum’ diye ağlıyordum. Gittiğimizde seçmeler başlamıştı ve beni alamayacakların söylediler. Ben de kızarak giderken geri çağırdılar. Belki o gün antrenör de bana kızsa ben bugün futbolcu değildim, tramplende zıplıyor ve jimnastik yapıyordum. Ailemde futbol oynamış kimse yoktu. Sadece babam futbolu seviyordu. Onun sevgisi, beni zorlaması, seçmelere gittiğim antrenörün ağladığımı gördükten sonra bana verdiği fırsat futbolu sevmeme ve hayatımın değişmesine neden oldu. O zaman çocuk olduğum için hareketliydim ve hiçbir şeyden korkmuyordum. Jimnastikle 4 yaşında uğraşmaya başladığım için vücudum esnekti ve hangi spor olursa olsun zorlanmadan yapabiliyordum. Futbola başladıktan sonra her geçen gün daha da sevmeye başladım. Sonrasında ise verilen fırsatları iyi kullanarak bugünlere geldiğimi düşünüyorum” dedi.
STUTTGART, ARSENAL VE WENGER
Futbola başladığı dönemde rüyalarında hep Almanya’da futbol oynadığını gördüğünü aktaran ünlü futbolcu, “Bir gün o rüyamın gerçekleşeceğine inanıyordum ve henüz 18 yaşıma bile girmeden Konyaspor’da birlikte çalıştığımız ve Stuttgart’ın scout ekibinde yer alan Werner Schoupa tarafından beğenilerek Stuttgart’a transfer olmuştum. İlk defa ailemden ayrıldığım için benim adıma çok zor zamanlardı. Kimseyi tanımıyordum, dil bilmiyordum. Ama sonrasında her şey yoluna girdi. Stuttgart’ın en iyi döneminde futbol oynadım. Benim adıma her şey güzel olmuştu. Bu transfere benden çok babam sevinmişti. Bundesliga’dan sonra kendimi daha da fazla geliştirmek istiyordum. Bunun için de teklifler arasında benim için en iyi tercihin Arsenal olduğu kararına vardım. 24 yaşındaydım ve takımda Thierry Henry, Fabregas ve Adebayor gibi güzel insanlar vardı. Arsenal’de sadece futbolla ilgileniyordum. Oluşan sorunlarla kulübüm ilgileniyordu. Bu da futbolcunun çalışmak istediği bir ortamdı. Şimdiye kadar çalıştığım teknik adamlar arasında ondan daha iyi bir isim olmadı benim açımdan. Wenger, futbolcusunun gözüne bakıp aklından geçenleri okuyabilme kabiliyetine sahip” diye konuştu.
“BATE BORİSOV’A HATIR İÇİN TRANSFER OLDUM”
Futbol hayatında yanlış transfer kararları verdiğini söyleyen Hleb, "Herkes gibi benim de hayatımda hatalar vardı. Barcelona’ya transfer olduktan sonra Guardiola ile neredeyse sürekli olarak kavga ediyordum. Kendisinin teknik direktörlüğünün ilk dönemiydi. Dinlemeden söylediği her şeye karşı çıkıyordum. Ailemle ilgili sorunlarım vardı. Bu da beni psikolojik olarak etkiliyordu. Hep sinirliydim ve bu durumum Guardiola’ya da yansıyordu. Yani tamamen suç bendeydi. Barcelona’dan ayrılmayı kendim istedim ve ayrıldıktan sonra Guardiola’yı bir daha görmedim. BATE Borisov’a transferim tamamen hatır içindi. Kulüp başkanı benden kendilerine Şampiyonlar Ligi mücadelelerinde yardımcı olmamı istedi. Gitmemem gerekirdi. Ama duygusal davrandım ve transfer oldum. Herkes gibi benim de hayatımda hatalar vardı ve bu da onlardan biriydi” ifadelerini kullandı.
TORKU KONYASPOR’A TRANSFERİ
Geçen sezon Türkiye’den Antalyaspor’dan transfer teklifi aldığını, anlaşmak üzereyken teknik direktörün kendisini istememesi nedeniyle transferin gerçekleşmediğini açıklayan Hleb, “Aynı dönemde Konyaspor benimle ilgilendi. Hayatımda görüşlerine çok değer verdiğim ve benim için ‘bilge’ özelliğine sahip yaşlı bir nene Konyaspor’a gelmemin benim için hayatımın yeni bir başlangıcı olacağını söyledi. Geldim ve doğru bir karar verdiğimi de şimdi anlıyorum” dedi.
“KONYA VE SICAKKANLI İNSANLARI BENİ YENİDEN HAYATA BAĞLADILAR”
Türkiye’de en çok sevdiği şeyin taraftarlar olduğunu söyleyen Aliaksandr Hleb, “Burada herkes neredeyse futbola tapıyor. Ama bununla birlikte yabancı oyuncu konusunda yaşanan kısıtlamalar, Türk futbolcusunun futbol eğitimindeki sıkıntıları, yetenekli olmalarına rağmen kafaları yerde olduğu için oyunu iyi okuyamadıkları en önemli sorun. Taraftarlar bir kere çok güzel. Konya’nın insanı da çok sıcakkanlı ve ilgi gösteriyor. Sevgileri ve ilgileriyle buraya gelmeden önce yaşadığım kötü dönemi bana unutturup beni yeniden futbolun içerisine çektiler ve hayata bağladılar. Her gördükleri yerde sevgilerini gerek sarılarak gerekse öperek gösteriyorlar. Bu da benim hoşuma gidiyor” şeklinde konuştu.
“EZAN SESİNE ALIŞTIM"
Hleb, öpülmekten çok kendinden makas alınmasından hoşlanmadığını dile getirerek, “Öpmek burada oldukça normalmiş ve ben de buna alıştım. Ama, adına ‘makas’ deniyormuş sonradan öğrendim, yanağımı sıkmalarına kızıyorum. Onun dışında her şey çok güzel. İnsanların inançlı olmasından çok etkileniyorum. Bir kere bir cami gördüm. İnsanlar dışarıda bile namaz kılıyordu. Konya’ya ilk geldiğim günlerde sabah ezanından korkuyordum ama şimdi alıştım. Konya ve Türkiye dini yaşamak isteyen inançlı insanlar için çok farklı bir gezegen. Bu da beni etkiliyor” diye konuştu.
“BİR FIRSAT BULUP SEMAZENLERİ İZLEYECEĞİM”
Kendisine Mevlana’yı bilip bilmediği sorulan Hleb, “Daha önce bir bilgim yoktu. Konya’ya geldiğimde bana Konya ile özdeşleşen ve tüm dünyanın felsefesinden, görüşlerinden etkilendiği Mevlana hakkında anlatımlarda bulundular. Bu çok hoşuma gitti. Yüzyıllar öncesinde yaşayan birinin bugün çok ihtiyacımız olan gereklilikleri görmesi fantastik bir durum. Müzesine gitmeyi çok istedim. Gittiğimde ve oradaki şeyleri görünce daha çok etkilendim. Şimdi semazenleri izlemek istiyorum ama programlarımız bir türlü uymuyor. Bir gün mutlaka denk getirip izleyeceğim” cevabını verdi.
Hleb, Türk yemeklerinin çok güzel ama yağlı ve çok acı olduğunu ifade ederek, “Gerçekten inanılmaz bir mutfak kültürü var. Yemek yemeyi seven kişiler için iyi. Fakat bizim gibi kilosuna dikkat etmesi gereken kişiler için biraz tehlikeli” açıklamasında bulundu.
“BULUNDUĞUMUZ YERDEN DAHA YUKARILARI HAK EDİYORUZ”
İyi oyunculardan kurulu bir takım olduklarını belirten tecrübeli futbolcu, “Çok yoğun ve yorucu bir sezon başı kampı geçirdik. Sonrasında hazırlık maçlarında beklemediğimiz sakatlıklar yaşadık ve takımımız için önemli oyunculardan yoksun maçlarımıza çıktık. Umarım artık bu sona erecek. Bakıldığında gerçekten iyi oyunculardan kurulu bir takımımız ve bulunduğumuz yerden daha yukarıları hak ediyoruz” dedi.
“STADYUM GERÇEKTEN FANTASTİK”
Hleb, taraftar ve stadyumun futbol için çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Stadyumumuz gerçekten fantastik ve çok etkileyici. Burada oynadığımız ilk maç olan Balıkesirspor maçında saha içerisinde oynarken tribünlerin desteğinden etkilenip zaman zaman onları izlediğim oldu. Atmosfer gerçekten harika. Taraftarlarımız da ellerinden geldiği kadarıyla dolduruyorlar. Kazandıktan sonra galibiyeti onlarla bu muhteşem ortamda kutlamak gerçekten çok güzel” ifadelerini kullandı.
Kaynak: iha