Strasbourg’un asırlık sinema salonu Cinema Odyssee’de Can Dündar ile dayanışma gecesi düzenlendi. “Erdoğan’ın En Uzun Günü” adlı belgesel filmin gösterimin ardından düzenlenen sohbet programına Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, oğlu Ege Dündar, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Ortadoğu ve Türkiye Temsilcisi Johan Bihr, gazeteci Ayşenur Arslan, ve Cumhuriyet editörlerinden Nilgün Cerrahoğlu ile Strasbourg gazeteciler derneği “Club Presse” başkanı François Sholler katıldı.

Strasbourg’de düzenlenen 27. Türk Sinema Günleri çerçevesinde Can Dündar’ın, “Erdoğan’ın En Uzun Günü” adlı belgesel filmi gösterildi. Filmin ardından Faruk Günaltay’ın moderatörlüğünde Can Dündar’ın eşi, oğlu, Johan Bihr, Ayşenur Arslan, Nilgün Cerrahoğlu ve François Sholler dayanışma konuşmaları yaptı. Salonu dolduran Türk ve Fransız izleyiciler konuşmacılara soru sorma imkanı buldu.

DÜNDAR AİLESİNE STRASBOURG'DAN FAHRİ HEMŞEHRİLİK UNVANI

Dilek Dündar, Can Dündar ile birlikte defalarca Strasbourg’da geldiklerini söyledi ve "Bu sinemada, acaba salonu doldurabilir miyiz diye bakardık, Salı günü Can’ı göreceğim, ona, salon tamamen doluydu diyeceğim." ifadelerini kullandı. Dilek Dündar konuşmasında "Dünya bunları hak etmiyor, etnik ayrımcılığı dinsel terörizmi ve ayrılıkları, yabancılaşmayı kabul etmiyor, insanlık şu an dünyada olup biten hiçbir şeyi kabul etmiyor. Direnmek gerekiyor, Can ve Erdem’in özgürlüğü bunun için önemli, böyle dayanışma geceleri çok önemli." dedi.

Dündar ve ailesine Strasbourg belediyesi tarafından fahri hemşehrilik unvanı verildi.

MEDYA SUSMASA BU YAŞANANLAR YAŞANMAZDI

Gazeteci Ayşenur Aslan ise Türkiye’de medyanın sindirildiğini söyledi ve “Eğer medya susmasa bugün bunlar yaşanmazdı.” dedi. Türkiye’de Silivri’de tutuklu gazeteciler için yapılan “Umut Nöbeti” gibi, Avrupalı gazetecileri de Türk elçiliklerinin önünde eylem yapmaya davet etti.

BELGESELDE GÖRDÜKLERİME İNANAMADIM

Strasbourg Club Presse Başkanı François Sholler ise “Eğer dayanışma kelimesinin bir anlaması varsa bu gece burada bulunmalıyım. dedim. Filmde gördüklerime inanamadım, çok şaşırdım. Can ve Erdem gibi cesur gazetecilerin mücadelesine destek olmalıyız, dayanışma için seferber olmalıyız." şeklinde konuştu. Sholler, "Can, belgeselde iki pencereden bahsetmişti. Birsinin mezara, diğerinin adliyeye baktığını söylemişti. Ben üçüncü pencereyi gördüm, o da umut ve demokrasi penceresi. Bu pencere genişleyecek ve Can Dündar rahatlıkla bu pencereden dünyayı izleme imkanı bulacak." dedi.

HER ŞEY PARALELE ATILDI, MUHALEFET İŞİNİ YAPAMADI

Nilgün Cerrahoğlu ise "İnsan bu belgeseli izleyince 'siyasi iktidar bunun altında kalır' diye düşünüyor ama her şey paralelin üzerine atıldı ve bitti. Muhalefet hiçbir şey yapamadı. 17 Aralık’ın Kılıçdaroğlu’nun doğum günü olduğunu da belgeselden öğrendik Onun için güzel bir doğunu hediyesi olabilirdi ama olmadı. Olan yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğüne oldu. Yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü sıfırlandı. Türkiye’de gazeteciler baskı altında tehdit, dayak, gözaltı hatta hapise kadar gidiyor. Türkiye’de hem kadın hem de gazeteci olarak ilk defa bu kadar sıkıştığımı hatırlıyorum." dedi.

TÜRKİYE, DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ SIRALAMASINDA 154’E DÜŞTÜ

Dayanışma gecesine katılan Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Avrupa Temsilcisi Johan Bihr, her yıl hazırladıkları dünya basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin 180 ülke arasından 154’üncü sıraya gerilediğini hatırlattı. 2005’te dünya sıralamasında 98. sırada bulunan Türkiye 2014’te 149. sırada yer alıyordu. Türkiye 10 yılda 56 sıra gerileyerek 154. oldu. Bihr ayrıca RSF internet sitesinde Can Dündar ve Erdem Gül'ün serbest bırakılmaları için imza kampanyası başlattıklarını ve şu anda 15 binden fazla imza toplandığını aktardı.

"CANLI YAYINDA BASKIN YAPILAN KANALLAR ŞİMDİ ERDOĞAN’I ÖVÜYOR"

Türkiye’de gazeteciliğin katledildiğini söyleyen Bihr, birkaç örnek verdi. Bihr, "Canlı yayın sırasında 4 televizyon yayın kesildi, oradaki gazeteciler apar topar kovuldu ve yerlerine yeni gazeteciler yerleştirildi. Kanala, Erdoğan’ı öven bir politik çizgi empoze edildi. Gazetecilik katlediliyor, gazetecilik katledildikten sonra özgür politik hayattan da söz edilemez. Kürtçe yayın yapan yüzlerce site kapatıldı. Hürriyet’e saldırılar yapıldı. Doğan grubuna ya terörizm ya da mali denetim adı baskılar yapıldı. Hatta 1938’de Nazilerin 'kristal gece' dedikleri gecede olduğu gibi Hürriyet'in camları kırıldı, gazetecilere şiddet uyulandı, bu kabul edilemez." diyerek tepkisini bir kez daha gösterdi.

AVRUPA İNSAN HAKLARI KOMİSERİ MUİZNİEKS DAYANIŞMA GECESİ İÇİN MESAJ GÖNDERDİ

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Müzinieks, Can Dündar için düzenlenen dayanışma gecesine mesaj gönderdi. Mesajında Avrupa Konseyi'ne üye 47 devletin ifade özgürlüğünü korumakla yükümlü olduğunu, Türkiye’de gazetecilere yönelik sistematik bir baskının uygulandığını söyledi. 26 Kasım’da tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gül ile birlikte tutuklu bulunan tüm gazetecilerin bir an önce serbest kalmalarını istediklerini söyledi

BASKI ALTINDA OLAN TÜM BASIN KURULUŞLARINA DESTEK VERMELİYİZ

Can Dündar’ın oğlu Ege Dündar ise “Bu durumda yapılacak en önemli şey, baskı altında olan tüm basın gruplarına destek olmanız. Bu destek, bir gazete almak olabilir ya da haberlerini internette paylaşmak olabilir. Ama onların sesini siz duyurmazsanız sesleri kısık kalacak." ifadelerini kullandı.
Kaynak: cha