Genel

Düzce'deki fırıncılar, sahur ve iftar sofralarını süsleyen "ramazan simidi" mesaisinde

Düzce'de "on bir ayın sultanı" ramazanda sahur ve iftar sofralarında tüketilen yöresel lezzetlerden "ramazan simidi", fırın tezgahlarındaki yerini almaya başladı.

DÜZCE (AA) - Ramazanda hanelere giren geleneksel lezzet, taş fırında pekmeze batırılarak susamsız pişiriliyor. İldeki az sayıda fırında üretilen simit, iftarın yanı sıra tok tutma özelliği dolayısıyla özellikle sahurda tercih ediliyor.

Mayasız hamurla yoğrulan, dinlendirme, haşlama ve pişirme süreçlerinden geçirilerek gevrek hale getirilen "ramazan simidi", 25-30 taneden oluşan demetlerle satışa sunuluyor.

Fırıncılık mesleğini dedesi ve babasından devralan 28 yaşındaki İsmail Biltaş, AA muhabirine, fırıncılar arasında "makarna simidi" olarak adlandırılan ürünün yapımına, ramazanın yaklaşmasıyla başladıklarını anlattı.

Ramazanda rağbet gösterilen simidin, civar köylerden talep edildiğini ve pazarlarda da satıldığını belirten Biltaş, ürünün genelde sahur sofralarında fırınlanmış şekilde keşkek ve peynirle tüketildiğini kaydetti.

Kent merkezindeki fırınlarında "ramazan simidi"nin üretimi dolayısıyla tatlı bir telaş içinde olduklarını dile getiren Biltaş, "Tabii bu telaşın karşılığını almak bizi daha çok motive ediyor." dedi.

Simidin işçiliğinin çok zahmetli olduğuna işaret eden Biltaş, "Hamuru normal simidin yapımından çok farklı. Özellikle dinlendirilmesi ve başında beklenilmesi gereken, suyu, tuzu çok iyi ayarlanması gereken bir ürün. Yani usta başında durmazsa ürünlerimiz istenilen kalitede çıkmıyor." diye konuştu.

Biltaş, "Kazanda kaynıyor, çıkardıktan sonra biraz suyunu çekmesi gerekiyor. Zahmetine göre fiyatı oldukça makul ama insanların rağbetinden dolayı biz de bu durumu hoş karşılıyoruz. Bu simit için köylerden merkeze inen vatandaşlarımız var." ifadelerini kullandı.

Ramazandan önce simitlerin üretimine başladıklarını anlatan Biltaş, ürünün raf ömrünün yaklaşık 40 gün olduğunu bildirdi.

Biltaş, fırında çalışan 30-40 personelden çoğunun, mesleklerini babadan oğula devam ettirdiğini de kaydetti.


Muhabir: Ömer Ürer