KADIN

Diziler ile İlgili Şoke Eden Gerçek! Meğer Diziler...

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Duman, artan sezaryen oranları için önemli önerilerde bulundu.

Anne ve bebek sağlığına risk oluşturan gereksiz sezaryenleri engellemek istiyorsak, ilk adım olarak "sezaryen oranları neden bu kadar arttı?" sorusunun cevabını bulmamız gerekir. Ancak bu soruya verdiğimiz cevaplar anne adaylarına doğal doğumun kapılarını aralamış olur.

"Filmlerdeki, dizilerdeki doğum sahneleri küçük kız çocuklarına, genç kızlara 'doğum ağrılıdır, doğumda kadın ciyak ciyak bağırır; demek ki acı çeker' inancını yerleştiriyor." diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Duman, artan sezaryen oranları için önemli önerilerde bulundu.

Doğum korkusu normal doğumu engellerİsteğe bağlı yapılan sezaryenlerdeki artışın en büyük nedeni annea dayının doğum yolculuğundan korkmasıdır. Oysa kadın bedenindeki doğum yolculuğu, bedeninde başlayan yaşam yolculuğunun tüm detayları gibi, hassasiyetle programlanmış bir kas eylemidir. Kadın, bedenindeki hiç bir kas eyleminden korkmazken doğumdan korkar.

Mesaneyi boşaltmak, bağırsakları boşaltmak, ağzımızdakileri yutmak, yürümek, koşmak bizi korkutmazken doğum büyük bir korku oluşturur.

Peki, zihnimizde dönüp duran doğum korkularının sebebi nedir? Doğum kadınımızı korkutuyor çünkü… Filmlerdeki, dizilerdeki doğum sahneleri küçük kız çocuklarına, gençkızlara "doğum ağrılıdır, doğumda kadın ciyak ciyak bağırır; demek kiacı çeker" inancını yerleştiriyor. Bu inanç kalıplarıyla doğumu yaklaşananne adaylarının bedenini saran korkunun gerginliği, doğumun en büyük düşmanı oluyor. Zira korku dolu gergin bir bedende işleyen bu süreç, doğum yolunda kasılan bebeğin ilerleyişini ağrılı veya imkânsız hale getiriyor.

Bunu hisseden korkulu anne sezaryeni tercih ediyor. Hâlbuki korkularından dolayı tercih ettiği sezaryen, hem bebeği hem kendi sağlığı için olumsuz durumlar oluşturabiliyor.

"DİZİ VE FİLMLERDEKİ DOĞUM SAHNELERİ DENETLENMELİDİR"

Negatif hipnozlarla oluşan doğum korkularını ve artan sezaryen oranlarını engellemenin en basit yolu; negatif hipnozları oluşturmamaktır.

Bu anlamdagörsel basın ve dizi film yapımcıları toplumu, sağlığı, gelecek nesilleri ilgilendiren mesajlar verirken nelere yol açtıklarının farkında olmalı; olmayanlar da yetkin kurumlarca denetlenmelidir.

Negatif hipnozların oluşmasında bu kadar etkin olan görsel medyadan, pozitif hipnozların oluşturulmasında faydalanılmalıdır.

Ağrılı ve sancılı doğum sahneleri yerine, kendi doğallığında seyreden bir doğum yolculuğu, annenin farkındalığı, doğru doğum yöntemleri ve yolculuğun sonundaki huzur vegüveni hissettiren doğum sahneleri ön plana çıkarılmalıdır. Böylelikle hem negatif hipnozların oluşmasına engel olunacak; hem de doğal doğumu teşvik anlamında ciddi adımlar atılacaktır.