Nostalji

Yeşilçam'ın Pos Bıyıklı Babacan Adamı 'Hulusi Kentmen'in Hiç Bilmediğiniz Mesleği...

Bana bir rol ver ömürlük olsun

Hulusi Kentmen Yeşilçam filmlerinin pos bıyıklarıyla babacan rollerin adamıydı Hulusi Kentmen. Deniz Kuvvetleri’ndeki astsubay rütbesinden emekli olunca sanat dünyasında buldu kendini. Takındığı tatlı-sert tavırlar öyle başarılıydı ki bir neslin ‘baba’ bildiği insan oldu. Tonton ve babacan halleri ile oynadığı rolleri üzerine yapışıp kalan oyuncu, filmlerin zengin ve fabrikatör babası oluverdi zamanla. Her ne kadar sert görünmeye çalışsa da sahnenin duygusuna kaptırıp kendini “Beni de ağlatacaksınız şimdi.” demeden edemezdi. Çoğu filminde kendi adıyla karşımıza çıkan aktör oynadığı beş yüze yakın filmde baba rollerini kucaklamaktan hiçbir zaman kaçınmadı.

Erol Taş Yönetmen Ömer Lütfi Akad’ın katkısıyla girdiği sinemaya uzun yıllar emek veren oyunculardan, Erol Taş. İrili-ufaklı rolleriyle birçok filmde yer alan Taş, seyircinin aklında hep ‘kötü adam’ olarak kalır. “Yeşilçam’ın kötü adamı” diye ünlenen aktör, kariyerini de bu roller üzerine sürdürür. Bu tiplerin tam zıttı olan ‘iyi’ karakterleri de başarıyla oynamasına rağmen alışılagelmiş kötü adam rolünden birkaç istisna hariç hiç çıkmaz. Başrolünü Türkan Şoray’la paylaştığı 1957 yapımı bir Akad filmi olan Ana bunun en güzel örneği. Sinemanın kötü adamı olarak bilinen Taş, bu filmdeki Şevket tiplemesiyle tamamen iyi bir karakter çiziyor.

Aliye Rona Yerli sinemanın uzun yıllar değişmez karakter oyuncularındandı. Siyah uzun saçlarıyla hafızalarımıza kazınan Rona, Yeşilçam’ın ‘kötü kadın’ oyuncusuydu. Kimi zaman oğlunun sevdiği kızla mürüvvetini engellemek isteyen bir anneyken, kimi zaman ise kavgacı, töreci bir köylü kadınıydı. Sinema oyunculuğuna 1947 yılında Kerim’in Çilesi filmiyle başlayan usta oyuncu çattığı kaşlarının altından öfkeyle bakan gözleri ile seyircinin üzerinde unutulmaz bir etki bırakmayı başardı.

Cevat Kurtuluş Arka planda kalmayı ve filmlerinin üçüncü ismi olarak anılmayı dert etmeyen birinden söz ediyoruz; Cevat Kurtuluş. Ankara’da başladığı sanat hayatını komedyenlik üzerine sürdürür. Yüzüne takındığı tabir-i caizse binbir mimikten destek alarak başlar sinemaya usta oyuncu. Bilmiş tavırları ve boynuna taktığı papyonu ile giderek Yeşilçam’ın aranılan ‘aptal ve şaşkın uşak’ rolünü oynayan aktörü haline gelir. Bu tiplemeyi öylesine başarıyla canlandırdı ki akıl vermek için “patron” diye başlayan cümleleri hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor.

Helena Bonham Carter Marla Singer karakteri ile çıkış yapan başarılı aktrist, filmlerindeki tarzıyla dikkat çekmeyi seviyor. Ancak ne var ki dağınık bırakılmış rengârenk saçları ve farklı kıyafetleriyle çekilmiş bir fotoğrafının gerçek hali mi yoksa filminden bir görüntü mü olduğunu anlamak zor. Aslında Carter’ın da istediği tam olarak bu. Masalsı filmlerin karakterlerini oynamayı seven oyuncu yaşantısında da bunu yansıtıyor. Bunda gotik betimlemelerin ağırlıkta olduğu sıra dışı filmlerin yönetmeni Tim Burton’la evli olmasının ve onun filmlerinde de oynamasının payı büyük. Fantastik dünyanın karakterlerine bürünen Carter cadı da oluyor prenses de.

Adam Sandler Komedyenlik kariyerini sinemaya taşıyan isimlerden. Hafif duygu yüklü komedi filmlerin aktörü olan Sandler, ne yazık ki rolleri yüzünden kendini tekrara düşürüyor. Yeni çektiği filmin vizyon haberi geldiğinde sinemaseverler bilir ki, Sandler bir kez daha aynı tür komediyle geliyor. Bunun için afiş ya da fragman görmeleri gerekmiyor.

Morgan Freeman Akademi ödüllü Amerikalı aktör, filmlerindeki ‘bilge tavırlı’ rolleri ile tanınıyor. İyi niyetli bir halde çevresindekilere verdiği tavsiyelerle onlar için çalışan yaşlı adam rollerinin hakkını başarıyla veriyor. Yanağındaki siyah benleri, hafif ses tonu, kahkahası ve kırlaşmış saçları ile o hep kahramanların sağ kolluğunu yapıyor. Ne zaman ki kahraman düşüyor, o sahnede Freeman ortaya çıkıyor ve bilgeliği ile sorunları çözüyor.