Emniyetteki ''paralel bina'' soruşturması kapsamında, İstanbul merkezli 12 vilayette düzenlenen nihai operasyona ilişkin hazırlanan fezlekede, "Örgütün en mühim hedefinin, yasal veya kanun dışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri tehdit-şantaj olarak kullanmak ve Türkiye'de devletin tüm anayasal kurumlarını, emniyet birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik kuvvet haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır" denildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan fezlekede, terör ve terörizm kavramı ile amacı tanımlanırken, "paralel devlet yapılanması" ifadesinin yanı sıra ilk defa "Fethullahçı Terör Örgütü" (FETÖ) ifadesi de kullanıldı.

Fethullah Gülen'in öz geçmişi ve faaliyetlerine yer verilen, bu kişinin görünen ve örtülü olmak üzere iki esas amacı bulunduğu anlatılan fezlekede, "Örgüt tabanına 'İlay-ı Kelimetullah' gayesi ile hareket edildiği, Türkiye ve Türk coğrafyası başta olmak üzere ahlaklı cemiyet yetiştirme arzusunda olunduğu vurgusu yapılmakta ise de asıl amacın Türkiye'de devletin tüm anayasal kurumlarını, emniyet birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili bir siyasi ve ekonomik kuvvet haline gelmek olduğu anlaşılmıştır" denildi.

"DEVLET MODELİNE UYGUN BİR ÖRGÜTLENME"

Fezlekede, Gülen'in ilk etapta devlete karşı harp vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği ve bu nedenle var sistemi yıkmak yerine, devlet modeline müsait bir örgütlenmeyle devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflediği belirtilerek, kamuoyunda teşkilat için daha çok "paralel devlet yapılanması" ve "F tipi teşkilat" kavramlarının kullanılmasının esas nedeninin de bu olduğu öne sürüldü.

Gülen liderliğindeki örgütün bilinen kanun dışı örgütlerden çok daha sıkı bir hiyerarşik yapılanması bulunduğu, ona doğrudan bağlı "Tayin Heyeti", "İstişare Kurulu", "Mollalar Grubu" ve "Meclis" olarak adlandırılan birimlerin yer aldığı, örgütün üst organlar olarak bu birimler tarafından yönetim edildiği aktarılan fezlekede, "Meclis'te alınan kararlar, meclis üyesi olan teşkilat mensuplarınca silsile yolu ile en alt birimlere kadar iletilmektedir. Bu talimatlar hiyerarşi içerisinde yer alan 'dünya imamı, coğrafi bölge imamı, memleket imamı, bölge imamı, vilayet imamı, ilçe imamı, semt imamı, mahalle imamı, hane imamı, ser rehberler, belletmenler, öğrenci ve cemaat mensupları' tarafından gizliliğe, istihbarata ve giz saklamaya itina gösterilerek koşulsuzca yerine getirilmektedir. Ayrıca örgütün mali kaynaklarının ne şekilde kullanılacağını 'mütevelli heyeti' belirlemektedir" ifadeleri kullanıldı.

Örgütün kurulduğu ilk günden bu yana "devlet içinde örgütlenme" gayesiyle hareket ettiği ve bu anlayışın herhangi bir cemaatin üyelerinin devletin kademelerinde yer almasının ötesinde, devletin yapısı dışında diğer bir hiyerarşik düzene göre hareket eden bir yapının varlığını ortaya çıkardığı kaydedilen fezlekede, müessese aşamasında, teşkilat faaliyetlerinin ağırlıklı olarak legal görünümlü kuruluş ve kuruluşlar aracıyla yürütüldüğü, dershaneler, hususi kolejler, vatan ve öğrenci evleri ile gençliğe yönelik eğitim faaliyetleri gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı dile getirildi.

"ÖRGÜT LİDERİNE KOŞULSUZ SADAKAT İÇİN YEMİN"

Fezlekede, örgütün, televizyon, radyo, gazete, mecmua gibi iletişim alanındaki faaliyetlere ağırlık verdiği de savunularak, şu ifadelere yer verildi:

"Finansal kaynaklar ise gruba mensup şirketler, basın-yayın alanında elde edilen gelirler, mektep, vatan ve pansiyonlardan istifade eden öğrencilerden alınan paralar, toplanan kurban derileri ve gruba alaka duyan varlıklı iş adamlarının destekleri ile örgüte âza olan kişilerden 'himmet' ismi altında alınan paralar olarak ortaya çıkmaktadır. Kamu kurumlarının duygulu noktalarında vazife alan teşkilat mensubu kişiler kod ad kullanmakta, ayrıca örgüte itaat ve bağlılık vurgusu yapılan bir metin doğrultusunda mukaddes değerler üzerine ant ettirilerek, teşkilat liderine koşulsuz sadakatleri sağlanmaktadır. Örgüt günümüzde, elindeki ekonomik gücün yanı sıra devletin duygulu ve etkili kurumları içerisindeki kadrolarının sağladığı avantajlardan faydalanmakta, bu sayede siyasal operasyonlara kalkışmakta hatta devletten müstakil bir hariç siyaset izlemektedir. Örgütün en mühim hedefinin, yasal veya kanun dışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri tehdit-şantaj olarak kullanmak ve Türkiye'de devletin tüm anayasal kurumlarını, emniyet birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik kuvvet haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, örgütün esas hedefinin, yasal olmayan faaliyetleri ile (şantaj, tehdit, kanun dışı dinleme vb.) devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, onu yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek şeklinde tezahür eden siyasal bir hedefi olduğu söylenebilir."

"PROFESYONEL BİR ÖRGÜTLENME"

"Fethullah Gülen örgütü" adlı yapılanmada belirlenen amaçlar etrafında adam sayısı olarak üçten fazla kişinin bir araya geldiği ve hiyerarşik vazife dağılımının yapıldığına dikkati çekilen fezlekede, yapıyla ilgili, "İletişimin gizliliğe riayet ederek ulaklar aracıyla sağlandığı, kod ad ve ant uygulaması olan, kendine özgü ceza ve mükafat sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme olduğu anlaşılmıştır" denildi.

Fezlekede, şu tespitler yer aldı:

"Fethullah Gülen örgütünün kolluk kuvvetleri ve yargı içerisinde yer alan mensupları tarafından kurgulanmış soruşturmaların düzmece ihbar mektupları, kanun dışı dinlemeler, gerçeğe aykırı deliller üzerine inşa edildiği, bu sayede verilen mahkumiyetlerle cemiyet nezdinde başta yargı olmak üzere halk kurumlarına duyulan güvenin yok edildiği, kendilerinden olmayanlara karşı yürütülen baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit faaliyetlerinin kolluk kuvvetleri, halk kurumları ve yargıda vazife alan bağlıları yardımıyla gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir.

'Fethullah Gülen Örgütü' isimli yapılanmanın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1 ve 7'nci maddelerinde ifade edilen, anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin dahil ve hariç güvenliğini, halk düzenini veya umumi sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde örgütlü yapıya sahip bir örgütlenme olduğu kanaati oluşmuş ise de; 'cebir ve şiddet' başlığı altında ifade edilebilecek faaliyetler dikkate alındığında, soruşturmanın tamamına ve ele geçirilen delillerin tümüne vakıf olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca cebir ve şiddete ilişkin verilerin bu unsurun gerçekleşmesi olarak göz önüne alınıp değerlendirilmesi ile 3713 sayılı kanunun (TMK) tanımladığı 'terör örgütü' niteliklerinin tamamlanacağı ve soruşturma konusu yapının 'terör örgütü' olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmektedir."

"YENİ BİR HÜKÜMET KURMAYI AMAÇLADILAR"

Soruşturmada ismi geçen şüphelilerin, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarını yürüten Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki operasyonları yürüten şüphelilerle paralel olarak erek birliği içerisinde hareket ettikleri aktarılan fezlekede, "Nihai hedef olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti Başbakanı'nı, bakanlarını ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı'nı, sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması kapsamında gözaltına almayı planladıkları ve bu sayede hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs ettikleri, Fethullah Gülen'in liderliğindeki Fethullahçı Terör Örgütü-Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ-PDY) güdümünde yeni bir hükümet veya anayasal seviye kurmayı amaçladıkları anlaşılmıştır" ifadeleri kullanıldı.

Şüphelilerin, telefon dinlemeleriyle saklı kalması gereken belgeleri temin ettikleri ve "siyasal veya askeri casusluk" suçunu işlediklerinin anlaşıldığı kaydedilen fezlekede, "Bahse konu tapeler ve ID'lerden ve kişi tespit tutanaklarının tarihleri itibari ile belirli bir organik bina içerisinde yapılan bütün eylemlerin, kamuoyunda 17-25 Aralık vuruş operasyonları olarak bilinen hukuk dışı soruşturma dosyaları ile paralel şekilde, aralık ayında yoğunlaşarak operasyonel safhaya ulaştırılmaya çalışıldığı anlaşılmıştır" denildi.
 
Editör: TE Bilişim