Mehmet Baransu geçtiğimiz günlerde yaka paça gözaltına alındı. Gazeteci yazar Mehmet Baransu'nun tutuklanma sebebi ise Balyoz Davası sürecinde kaleme aldığı yazılar idi. Aslında her şey Baransu'nun kaleme aldığı 'Darbenin adı balyoz' başlıklı yazısı ile başladı. Mehmet Baransu tutuklanarak cezaevine gönderilirken arkasından davul zurna çalanlar da oldu gözyaşı döküp ah vah edenlerde. Mehmet Baransu gazeteciliğini en iyi şekilde icra etmiş miydi? Bu süreç bittiğinde o yine mesleğinin başına gazeteciliğini icra etmeye geçecek miydi? Tüm bu sorular ise Mehmet Baransu'nun tutukluluğunun tartışıldığı şu günlerde tam bir muamma... Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu’nun “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hileyle alma, çalma ve devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme” suçlarından tutuklanması için ceza hukukçuları “Hukuk intikamla hareket etmez. Hüküm kurulana kadar tutuksuz yargılama esastır” derken, gözaltı/arama biçiminin gazetecilik mesleğini, kaynak-gazeteci bağını tehdit ettiğini vurguluyor.

TGC: GAZETECİLER TUTUKSUZ YARGILANMALI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Mehmet Baransu’nun geçmişteki çalışmaları Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre tartışmalı olsa da resmi makamların her istediği bilginin açıklanmasını yasaklamak yetkisi, demokratik bir düzende kabul edilemez. Kamuoyunun haber alma hak ve hürriyetinin kısıtlanması, ancak Anayasa’nın olanaklı kıldığı hallerde kabul edilebilir. Gazetecinin görevini yaptığı için cezalandırılması basın özgürlüğüne aykırılık teşkil etmektedir.”

BASIN HÜRRİYETİNE TEHDİT

Prof. Metin Feyzioğlu (Türkiye Barolar Birliği Başkanı) Baransu’nun gazeteciden ziyade tetikçi gibi davrandığını her platforma söyleyen biri olmama rağmen, kendisine yönelik bu uygulama basın hürriyetini tehdit etmektedir. Bu belgeleri aktif şekilde temin ettiği delillendirilmemişse tutuklanması yanlıştır.

GERÇEK HUKUK FARKLI

Ümit Kocasakal (İstanbul Barosu Başkanı) Hukuk kinle, intikamla, öfkeyle hareket etmez. Hep söyledik; tutuklama istisnadır. Asıl olan tutuksuz soruşturma ve yargılamadır. Burada bir kumpas olduğu açık. Bir sürü bilirkişi raporu, bu belgelerde sahtecilikler, tahrifatlar yapıldığını ortaya koydu. Kumpası ortaya çıkarmak zorundasınız. Bavul hukukuyla gerçek hukuk farklı şeylerdir.

TUTUKLAMA POLİTİK

Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı) Baransu’nun gazeteciliğini tartışırım ama o işin başka tarafı. Gizli belge tanımını biz tanımıyoruz. Gazetecinin görevi gizli belgeyi almaktır, yeter ki doğru olsun. Bundan ötürü gazetecinin yargılanmasını doğru bulmuyorum. Politiktir.

TUTUKSUZ YARGILANMALI

Av. Celal Ülgen (Balyoz davası sanık avukatı) Bu suçu işleyen sadece Baransu değil; soruşturma savcıları da bunları kopyalayarak ek klasörlere koyup bu kapıyı açtı. 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargıçları da bu suçu işlemiş oldu. Kökenine inmek gerekir. Bu suç katalog suçlar içinde değil. Baransu’nun çağrılması halinde ifadeye gelebileceğini, tutuklama olmadan ama ciddi bir yargılamayla kısa sürede hüküm haline geldiğinde tutuklanması gerektiğini savunuyorum. Kaldı ki katalog suçta bile hakimler tutuklamak zorunda değil.

KAYNAĞIYLA 2. TEMAS GAZETECİLİK DEĞİL

Av. Hüseyin Ersöz (Balyoz davası sanık avukatı) Baransu Balyoz dökümanlarını haberleştirdikten sonra, özellikle savcılığa giderek teslim etmiştir. Teslimden sonra savcılık kendisinden Balyoz’la ilgisi olmayan, gerçek belgelerin orjinallerini talep etmiştir. Baransu da kaynağıyla tekrar temasa geçip bu kez orijinal belgeleri, gazetecilik faaliyeti dışında bir amaçla talep etmiştir. Bu talep, haber kaynağının söz konusu orijinal belgelerin 1. Ordu Karargâhı’ndan çıkarması sonucunu doğurmuştur. Baransu belgeleri getiren kişinin iletişim bilgisinin kendisinde olmadığını söylemektedir fakat savcılık bu belgeleri talep ettiğinde o kişiden istemek için temasa da geçmiştir. Bu yüzden savcılığın bir örgüt ilişkisini bu olayın akışına göre şekillendirdiğini düşünüyorum. Gazeteci kendine teslim edilen belgelerin doğruluğunu teyit edemiyorsa haberleştirmemesi gerekir. Eğer sahte, üretilmiş ve suç oluşturan bir belge söz konusuysa, gazetecinin bu belgeyi teslim almış olduğu kişiyle arasında bir haber kaynağı ilişkisi kalmamış demektir. Burada kamu faydası ortadan kalkar. O kişinin kimliğinin açıklanması gerekir.

HEPSİ YARGILANMALI

Av. Turgut Kazan: Beni ilgilendiren sahtecilik bölümüdür. Savcısının ve hakiminin de onunla birlikte yargılanması gerektiği görüşündeyim.

Editör: TE Bilişim