Başbakan Ahmet Davutoğlu TRT canlı yayınında gündeme ilişkin konuları değerlendiriyor.

Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleşen programın moderatörlüğünü TRT haber Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör üstleniyor. Davutoğlu canlı yayında Milliyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Fikret Bila, gazeteciler İbrahim Karagül, Mehmet Barlas ve Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını yanıtlıyor.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları...

-Ak Parti olarak İç siyasette siyasetin öznesini değiştirdik. Dış siyasette ise yeni bir özne yarattık.

-İsmim Başbakan olarak anıldığım andan itibaren hükümet programı çalışmalarına başladık.

-Ak Parti'de ortak bir akıl var ve işleyen bir mekanizma var.

-Kongrede yaptığım konuşmanın özü hükümet programında yer aldı.

YENİ TÜRKİYE KAVRAMI VE ÇANKAYA KÖŞKÜ KONUSU

-Çankaya Köşkü ile ilgili tartışmanın arkasında bir sembolizm aramamak gerekir. Atatürk'ün mirası var ise ki var en büyük mirası Türkiye Cumhuriyeti. Çankaya Köşkü'nde oturmakla Atatürk'ün mirasına sahip çıkmış olmazsınız. Çankaya Köşkü'nde çalışmak benim için bir onurdur. Nerede oturursak oturalım Allah hayırlı hizmetler nasip etsin.

"HİÇ KİMSENİN KALBİ KIRIK DEĞİL"

-Bir anayasa üzerinde mutabakat sağlarsak bu bir şenlik olacak, gelecek on yılları teminat altına alacak. Birinci aşamayı tamamladık. İşleyen bir Bakanlar Kurulu, grup, MYK, MKYK var, hiç kimsenin kalbi kırık değil. Önümüzdeki 8 aydaki en önemli hedeflerimden biri, AK Parti'nin kadrolarını tahkim etmek ve yeni bir heyecan oluşturmak. Yeni Türkiye yeni bir heyecanla kurulacak

'ÇÖZÜM SÜRECİNDE YARIYI GEÇTİK'

-Bir mülakatta şunu zikretmiştim. Bu öyle bir şey ki, hızlı akan bir nehirde karşıdan karşıya geçmek gibi. Yarıya kadar geldiğiniz inancına kapıldığınız anda karşıya geçmeye çalışırsınız. Ama oraya gelmemişseniz akıntı da varsa hep aklınız geride olur. Şunu bugün geldiğimiz nokta itibariyle söylüyorum. Biz yarıyı geçtik artık. Bundan sonra çözüm sürecinin bütün aktörleri açısından karşı kıyıya bir an önce ulaşmak var.

-Hükümet programında öne çıkardığımız ana maddelerden biri de çözüm süreci... 2012-2013'te çözüm süreci başladığında hepimiz çatışma ortamının durmasını hedefledik. Şehit cenazelerinin, hayatını kaybeden gençlerin hayatlarını kaybetmemelerini sağladık ve bugüne kadar sürdü. Çözüm sürecinde yarıyı geçtik artık geriye bakmıyoruz.

-Türkiye'nin her bir kesiminde Türk-Kürt ayrımı olmaksızın bütün vatandaşların aidiyet hissi bağlamında kendini bu toprağa, bu ülkeye, bu devlete ait hissetmeleri ve vatandaşlık bağıyla bu devlete bağlanmaları ve her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı özgürlük ortamının sağlanması, bu bizim vazifemiz. Buna bağlı olarak silahların ve silahlı çatışmanın, sadece çatışmanın bitmesi değil, silahların tümüyle devreden çıkması

-Çözüm sürecinde başkanlığımda oluşturulan mekanizma 15 günde bir toplanacak.

-Çözüm süreci kamu düzeni ile sağlanır. Kamu, düzensizliğe izin vermez.

-Akil adamları önümüzdeki süreçte aktif bir şekilde kullanmayı düşünüyoruz.

-Etrafımız ateş çemberi iken biz çözüm sürecinde bu adımları atıyoruz.

IŞİD SORUNU

-Gönül isterdi ki Irak ve Suriye'de muhatap alabileceğimiz yönetimler olsun. Malesef sınırlarımızın ötesinde etnik ve meshebi bir çatışma ortamı var. Biz bununla çok mücadele ettik. Özellikle 2010 sonundan itibaren Suriye'ye 'kendini reforme et' dedik. Wikileaks gibi belgelerin ortaya çıkması bazen kimin ne dediğini görmek için güzel oluyor.

-Türkiye, etnik ve mezhep temelli bir ülke değil. Çözüm sürecinde iç tehdit kavramı ile Kürtler tanımlanmasaydı şu an Türkiye içinde çok ciddi sorunlar olurdu.

-Bu sınırlar ve bu sınırlar dışındaki insanlar akraba. Akrabalık ilişkilerini düşmanlık, tehdit gibi görmeyeceğiz.

-Türkiye, IŞİD ve benzeri yapılar ortaya çıkmasın diye çalıştı.

-Türkiye tehlikeyi gördüğü andan itibaren gereken tedbirleri aldı.

YENİ TÜRKİYE

-Yeni Türkiye'nin çerçevesi bütün vesayetlerin kaltığı yeni bir inşa faaliyetinin başladığı bir dönem...

-Kürt sorununu çözüm süreci ile çözen bir Türkiye içselleştirdiği politikasını dışarıya taşır.

-Gezi olayları ve 17 Aralık darbe girişiminin bir tesadüf olduğunu kimse söyleyemez.

DİYANET'İN BAŞBAKANLIĞA BAĞLANMASI

-Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Başbakanlık'a bağlanması bilinçli bir tercihdir.

-Diyanet teşkilatımızın toplum üzerindeki manevi etkisini siyasetin tanıması lazım.

-Uluslararası şartlar ve konjoktür, bize Diyanet'in önemini gösterdi.

EMNİYET - YARGI KONUSU

-Son dönemde emniyet ve yargı içerisindeki bir yapı yatay bir etkileşim içerisine girdi.

 
Editör: TE Bilişim