Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından CHP’li Aylin Nazlıaka’nın da aralarında yer aldığı kadınların ‘One Billion Rising-Bir Milyar Ayaklanıyor’ etkinliğinde danslı protesto gösterisinde bulunmasını, “Hunharca katledilen Özgecan’ımızın ölümünü dans ederek güya protesto ediyorlar. Bu ne biçim iştir ya? Önce sen biliyorsan bir Fatiha oku, bilmiyorsan bir rahmet dile” sözleriyle eleştirdi.

Türkiye Müteahhitler Birliği Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri ödül töreninde konuşan Erdoğan, özetle şunları söyledi:

ADETA ZEVK ALIYORLAR

“Evine gitmek için bindiği otobüste teröristler tarafından diri diri yakılan kızımız için ses çıkarmayanlar, eylem sırasında ölenler için Türkiye’yi ayağa kaldırmaya çalıştılar. Bunlar kendi ülkesine, kendi milletine, kendi insanının değerlerine, kültürüne o kadar uzaklar ki... Dans ediyor. Bunun bizim kültürümüzdeki yeri nedir? Adeta sanki o ölümden zevk alıyorlar. Bu, bu anlama gelir. Ölüm, acı karşısında dans etmek nedir bizim kültürümüzde? Tabii ateş düştüğü yeri yakar.

TAKİPÇİSİ OLACAĞIM

Bu alçaklığın, bu canice, vahşice yapılan katlin failleri yakalandılar. İnşallah hak ettikleri cezayı da en ağır şekilde almaları için bizzat davanın takipçisi olacağım. Kadına şiddet konusu Türkiye’nin kanayan bir yarası. Bizim inancımızda insan, eşref-i mahlukattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Dikkatinizi çekiyorum, erkek denmiyor, kadın denmiyor, çocuk denmiyor, ya? İnsan deniyor. Bizim kültürümüzde de kadının ayrı ve özel bir yeri vardır. Selçuklu’yu anarken, Terken Hatun’u, Osmanlı’yı anarken Hayme Ana’yı, Bala Hatun’u, Nilüfer Hatun’u anmadan geçemeyiz. Annesi Hafsa Valide Sultan’ı zikretmeden Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatamayız. Zübeyde Hanım’ı anmadan Gazi Mustafa Kemal’i anlayamayız.

ALÇAKTIR, ZAVALLIDIR

50 TL’lik banknot hazırlanırken, ‘Bir de tarihimizde başarılı hanımlarımız var. Onlardan bir tanesinin resmini de buraya koyalım’ dedim. Osmanlı’nın son döneminin ve Cumhuriyet’in ilk döneminin önemli romancılarından Fatma Aliye Hanım’ın resmini koyduk. Buna rağmen kimi zaman töre denilerek kadının şahsiyetinin yok edildiğine, kimi zaman çağdaşlık denilerek kadının metalaştırıldığına şahit oluyoruz. Kadını zayıf, korunmasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan her kim olursa olsun alçaktır, zavallıdır.

ALLAH’IN EMANETİNE İHANET

Kadına şiddet uygulamak, Allah’ın emanetine ihanet etmektir. Cahiliye döneminde kız çocuklarını cinsiyetlerinden dolayı diri diri toprağa gömenle, üstünlüğünü göstermek için kadına şiddet uygulayan arasında bizim nazarımızda hiçbir fark yoktur. Cahiliye döneminde kadını bir eşya gibi alıp satanla; bugün medyada, sokakta, işyerinde onu bir meta gibi pazarlayan arasında bizim nazarımızda yine hiçbir fark yoktur. Bütün siyasi hayatım boyunca kadınları her alanda hak ettikleri konuma getirmenin çabası, mücadelesi içerisinde oldum. Kadına şiddete karşı da metalaştırılmaya karşı da korumak için onlarla birlikte mücadele ettim. Etmeye devam edeceğim.

EŞİTSİZLİKLE MÜCADELE ETTİK

Kurucusu olduğum siyasi partide kadınların siyasette erkeklerle eşdeğer düzeyde temsili için her türlü çabayı gösterdim. Türkiye’nin en yaygın, en aktif, en iyi çalışan kadın teşkilatlanmasını gerçekleştirdik. Buna rağmen, kadınların henüz yeterli siyasi temsil düzeyine ulaşamadıklarını biliyorum. Ama bu konuda geçmişle mukayese edilemeyecek bir mesafe katedildi. Başbakanlığım döneminde, kadınların ekonomik ve sosyal hayattaki durumlarını düzeltmek, ileriye taşımak için pek çok çalışma yürüttük. Anayasa’da, kanunlarda, yönetmeliklerde yaptığımız değişikliklerle her alanda kadınları maruz kaldıkları cinsiyet eşitsizliğinden kurtarmanın çabası içinde olduk. 2009 yılında kurulan TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile bu konunun Meclis’te sürekli denetim ve izleme altında olmasını temin ettik. 2012’de çıkarılan Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, bu alanda gerçek bir devrim niteliğinde.

SİZİN KIZINIZ DA OLABİLİRDİ

Son olarak kadın istihdamını teşvik edecek bir dizi kanun değişikliğini gerçekleştirdik. Tüm bunlar elbette önemli ama daha önemlisi bütün bu yasal değişikliklerin uygulamasındaki eksiklikleri gidermek için ek tedbir ve müeyyide mekanizmaları geliştirmektir. Ancak böylelikle uzun vadede zihinlerdeki, kafalardaki anlayış da değişecektir. Özellikle karar mekanizmalarının büyük çoğunluğunu oluşturan siz beyefendilere sesleniyorum: Bu olay hepimizin kızının başına gelebilirdi. Bu konuyu bu hassasiyetle sizler, bizler sahiplenmedikçe gerçek bir iyileşme mümkün olmayacaktır. Bu olayı siyasete alet etmek isteyenleri de kınıyorum.”  
Editör: TE Bilişim