Geride bıraktığımız kış aylarından sonra bahar aylarında da grip salgını devam ediyor. Grib'e yakalana kişiler eğer dinlenmez ve çalışmaya devam ederse yaşadığı halsizlik ve yorgunluktan dolayı zor günler geçirebilir. Özellikle bu günlerde domuz gribinin arttığını belirten uzmanlar gribe yakalananların bu günlerde daha dikkatli olmalarını önerdi.

Dr. Adnan Gülsoy, domuz gribinin son günlerde artış gösterdiğine dikkat çekti, alınması gereken önlemlere işaret etti. “Ateş, ağrı, ishal, kusma ve bulantı belirtileri var” Gülsoy, “Domuz grubu dediğimiz virüs, insan ve kuş gribi yapan virüs aynı yapıdadır.

H1N1 dediğimiz ama aralarında çok küçük versiyon farkları var. Fakat virüs yapısı olarak aynı. Bulaşan insanlardaki hastalık belirtileri de aynı. Ateş, baş ağrısı, halsizlik, genel ağrı, bütün kaslarda, öksürük, boğaz ağrısı, bazı vakalarda ishal, karın ağrısı , kusma, bulantı olabiliyor” dedi. “Vücut çok yorulunca ölümcül tablo olabiliyor” Sivas’da yaşanan vakanın herkesi üzdüğünü, bu tür hastalara yapacakları tavsiyenin, mutlaka bedenen dinlenmesi gerektiğini kaydeden Dr. Gülsoy, “Vücut, ağır egzersiz ve yorgunluğa girdiği zaman virüs bu tür korktuğumuz ağır ölümcül tablolara kayabiliyor. Türkiye’de ve dünyada Domuz gribi zaman zaman salgınlar yapıyor. Tahlillerimize göre Türkiye’de ve dünyada 1918’deki gibi salgın yapan virüsle bugünlerdeki salgının aynı olduğu sanılıyor. Özellikle toplu yerlerde, okullarda, iş yerlerinde, hastanelerde, askeri birliklerde, toplu iş yerlerinde, toplu taşımalarda çok süratli olarak yayılma özelliğine sahip.

Çünkü taşıyan insanların öksürük ve hapşırıkla ağzından çıktığı tükürük, salya damlacıkları ile bulaşıyor. “Damlacık nereye bulaştıysa oraya elle dokunanlara da bulaşır Damlacık nereye bulaştıysa, oraya elle dokunan insanların ellerine bulaşabilir. Çünkü grip, tükürükle, öksürük ve hapşırıkla dışarıya çıkan virüs, tabiatta 2 ile 8 saat arası canlı kalabiliyor. Böyle olunca insanlar öksürük ve hapşırırken ağızlarına mutlaka kağıt mendil veya kağıt havlu kapatarak, öksürük biter bitmez ağıza gelen kısmı elleriyle dokunmadan çöpe atmaları gerekiyor” dedi. Öksürülen mendil bir kere kullanılıp atılmalı Kendilerine gelen hastalarda, öksürdüğü halde elinde mendili saklayarak gelenleri gördüklerini ifade eden

Dr. Gülsoy, “Onlara ben şaka olsun diye takılıyorum. ‘Mikrobunuzu atmaya kıyamıyor musunuz?’ diye. Çünkü bir kere kullanıp atmak lazım. Evlerde de yine kağıt havlu ve kağıt peçete kulanmaya özen gösterilmeli, aynı havlu uzun süre kullanılmamalı. İnsanlar da kişisel eşyalarını havlu, bardak, yemek takımları, traş takımları kimse ile karıştırmamalı. Böyle olduğu zaman ev içerisinde babanın içtiği bardaktan, veya hastanın içtiği bardaktan su içieen çocuk hastalığı birebir alır. Aynı kaptan yemek yiyen, aynı kaptan birebir hastalığı aynen alırlar. Buna özen göstermek gerekiyor” dedi. Hapşırulan yer dezenfekte edilmeli Bir kişinin, bir yere hapşırığını kontrol edemediğinde mutlaka damlacıkların geldiği yerin dezenfekte edilip silinmesi gerektiğine işaret eden Gülsoy, “Temizleme işleminde de klasik evlerimizde kullandığımız temizlik deterjan veya maddeleri kullanılabilinir.

Ama özellikle olsun derlerse, 5 litre suya bir fincan çamaşır suyu katıp, ıslatılmış bezle bu yerler silinebilinir, veya eller bu suya sokulup, dezenfekte edilip bir süre bekletilebilinir. Veya eller enaz 1 dakika sürecek kadar sabunlanabilinir. Eller temiz olursa, hastalığın bulaşma zinciri kırılır ve korktuğumuz salgınlara sebep olmaz” dedi. Grip ve nezlede antibiyotik vermek istemiyoruz Grip, domuz gribi, kuş gribi, insan gribi olunduğunda herkesin antibiyotik kullanmasının gerekmediğine dikkat çeken Gülsoy, “Antibiyotiği biz ancak ek bir hastalık, mikrobik bir hastalık olduğunda kullandırmak istiyoruz. Grip, nezle olunduğunda ancak lokal tedavile, korunma, bol proteinli ve C vitamini beslenme ve bedenen istirahat en ciddi tedavi yolu. İnsanlarla birebir yakın temas etmemeliyiz, onlardan uzak durup, çevremizdeki insanları korumuş oluruz” diye konuştu.
Editör: TE Bilişim