ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 24 TV canlı yayınında Murat Çiçek'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
2010'da Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı görevine atanmasının ardından terör ve organize suç örgütlerinin vekil unsurlarının kendisi ve ailesi hakkında propaganda yaptığından bahseden Fidan, modern zamanlarda fizikselden ziyade "karakter suikastı" tehdidiyle karşı karşıya olunduğunu dile getirdi.
Fidan, insanları kamuoyu gözünden düşürmeye yönelik çabalar ve propaganda faaliyetleri olduğuna işaret ederek, 2010'dan itibaren bu tür konularla muhatap olduğunu söyledi.
Kendisine yöneltilen iftiraları hatırlatan Fidan, "Bunlara alışkınız. Alışkın olmadığımız birkaç tane konu var. Türkiye'nin ana muhalefet partilerinin, terör örgütlerinin ve suç gruplarının, mafyanın ürettiği bilgiyi alıp, siyasette kullanması. Bu aslında gelinen düzeydeki en düşük noktayı gösteriyor, bu sıkıntılı bir konu." diye konuştu.
Fidan, kendisinin fiziken de suikasta uğradığını belirterek, "Zehirlendik de tedavi de gördük. Onun dışında karakter suikastına sürekli maruz kalıyoruz. Bu kavganın bir parçası." dedi.
Zehirlendiğini daha önce açıklamadığını dile getiren Fidan, "Ağır arsenik ve cıva verildim. Bir yerde olmuş, sonra tahlillerde ortaya çıktı. 4-5 sene oluyor." ifadesini kullandı.
Fidan, kendisine suikast girişimini kimin yaptığına ilişkin soruya ise "O detaylara girmeyelim. O, dışarılarda olan konular. Sadece içeride düşman yok, her yerde düşman var." dedi.
Bu tür girişimlerin kendisini herhangi bir adım atmaktan geri bırakmadığını kaydeden Fidan, "Zaten bu vatana hizmet etmek için varız. Karakter suikastı da yapacaklar size, fiziksel suikast de yapacaklar." diye konuştu.
"Örgütteki insanların da artık çok fazla memnun olduğunu düşünmüyorum"
Türkiye'nin terörle mücadele tarihinin ortada olduğunu ifade eden Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu yıllardan beri, milli ideolojileri, milli teknolojileri ve milli karar alma mekanizmaları kullanılarak bu mücadeleyi bir yere getirme konusunda ciddi bir irade savaşı verildiğini söyledi.
"Bugün itibarıyla bakacak olursak örgüt, Sayın (MHP Genel Başkanı Devlet) Bahçeli'nin tarihi çağrısıyla, Cumhurbaşkanımızın da o sarsılmaz, büyük, kuşatıcı iradesiyle ortaya koyduğu sürece bir cevap vermeyle ilgili bir kongre hazırlık süreci geçirdi. Bu son 1-2 haftadır devam eden bir süreçti." diyen Fidan, örgütün çeşitli formlarda toplanıp genel kongrenin kararını oluşturmaya çalıştığını kaydetti.
Basında bunların ilan edileceği bilgisinin geçildiğini aktaran Fidan, "Ama bir müddet daha, anlaşılan bunu bekleme durumunda olacağız. Örgütün bu tarihi çağrıya cevabını duymak için..." diye konuştu.
Fidan, herkesin bu konuda iyimser olmak istediğini vurgulayarak, Türkiye'de terörün zemininin çoktan ortadan kaldırıldığını ancak demokrasi eksikliğinin veya istikrarsızlığın sürdüğü komşu ülkelerde örgütün kendine yer bulabildiğini söyledi.
PKK'nın silah bırakmasına ilişkin Fidan, "Silahların olmayacağı, illegalitenin son bulacağı ve legal imkanlarla insanların medeni bir şekilde kendi siyasetini ilerleteceği bir zeminin inşası için herkesin çalışması gerekiyor. İllegalitenin son bulması şu anlama geliyor, silahların bırakılması tek başına yetmiyor." ifadelerini kullandı.
Fidan, illegal ve istihbari yapıların ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Olumlu bir beklenti içindeyiz ama olmaması demek de hayatın sonu değil. Zaten olumlu olmayan bir duruma göre biz mücadele içerisindeyiz, toplumsal birliğimiz, demokrasimiz, mücadelemiz her şeyimiz. Ama bu olursa, masum insanların masum gençlerin dağa çıkması, kanın akması, toplumsal birliğin sürekli bir tehdit altında olması, birtakım daha ileri bölgesel düzenin kurulması... Bu Irak'a da etki edecek, Suriye'de edecek yani oralarda yapılması beklenen aynı Türkiye'de olduğu gibi çok ileri yatırımlar var, Kalkınma Yolu bir taraftan... Şimdi Suriye'de yeni bir düzen kuruluyor. Oradaki şey, artık silahlı mücadelenin olmadığı, herkesin birbirine saygı duyduğu ve refahı paylaştığı, özgürlüğü paylaştığı bir bölge inşa etmemiz gerekiyor."
Bakan Fidan, "Örgütteki insanların da artık çok fazla memnun olduğunu düşünmüyorum, varlıklarını başka ülkelere hizmet sunarak devam ettirme ne kadar onurlu bir duruş, o da tartışılabilir bir konu." dedi.
PKK'nın Suriye'deki varlığı PYD'nin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği yönündeki soruya Fidan, "Bizim için önemli olan başından beri Türkiye'yi de tesiri altına alınan silahlı terör unsurlarının bölgede olmaması. PKK'nın kendisini lağvetme ve silahları bırakma kararı alması durumunda, bunun Suriye ve Irak'taki ayaklarına nasıl yansıyacağı meselesini zaman içerisinde hep beraber göreceğiz." diye konuştu.
Türkiye'nin yapıcı ve bütüncül yaklaşımıFidan, Türkiye'nin "Suriye ile ilgili temel kararların Suriyeliler tarafından alınması" prensibiyle hareket ettiğini hatırlattı.
Suriye ve Irak'ta ciddi bir kaygan zemin olduğunu belirten Fidan, bu kaygan zeminin, genel itibarıyla daha iyileştirilmesi için Türkiye'nin çok yapıcı bir dış politika izlemekte olduğunu ve çok bütüncül bir yaklaşım sergilediğini aktardı.
Fidan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Türkiye'yi ziyaret ettiğini anımsatarak, Irak'ın günden güne daha istikrara giden, toplumsal hizmetlere odaklanan bir noktaya ilerlediğini vurguladı.
"(Yeni Suriye yönetimi ile) Oradaki kardeşlerimizle belli bir istişare içerisindeyiz"Fidan, Suriye'nin toprak bütünlüğüne önem verdiklerini hatırlatarak, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle menfaatlerini ilerletme yolunda atacakları adımların önemli olduğunu, Türkiye'nin kendileri için ne anlama geldiğini onların da bildiğini söyledi.
Suriye'ye yönelik AB ve ABD tarafından önceki rejim döneminde konulan yaptırımların, bölgedeki belli ülkelerin mesafeli yaklaşımlarının izale edilmesi için görüşme ve ikna çalışmasına ihtiyaç olduğunu belirten Fidan, "(Suriye’deki yeni yönetimin üçüncü ülkelerle görüşmeleri) Uluslararası topluma yeni Suriye’yi anlatmak için diplomasi trafiğini biz son derece normal buluyoruz ve teşvik ediyoruz açıkçası, bu önemli. Biz oradaki kardeşlerimizle belli bir istişare içerisindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan’ın ev sahipliğinde İsrail ile çatışmasızlık mekanizması görüşmeleriFidan, Azerbaycan’ın ev sahipliğinde İsrail ile çatışmasızlık mekanizması görüşmelerine değinerek, belli düzeyde çatışmasızlık mekanizması kurmanın, kullanılan diplomatik yöntemlerden biri olduğunu aktardı.
İsrail'in bölgesel yayılmacılığının göründüğüne işaret eden Fidan, Suriye'nin tekrar istikrarsızlık zeminine dönmesinin büyük bir sıkıntı meydana getireceğini ve Türkiye olarak buna seyirci kalamayacaklarını vurguladı.
Fidan, Bakü'deki çatışmasızlık mekanizması görüşmelerine ilişkin, "Sözle alınabilecek menzili alıp, başka bir çabaya çok fazla önceden yer bırakmamak lazım." dedi.
İsrail'in Gazze'de açıktan soykırıma dönüşen insani yardımları engelleme durumunun ortadan kaldırılmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin odağında olduğunu belirten Fidan, İsrail'in bölgeye insani yardım girmesini engellediğini ve 2 milyon sivilin açlıkla pençeleştiğini, açlıktan, hastalıktan kaynaklı ölümlerin, çatışmadan kaynaklı ölümlerin önüne geçmeye başladığını dile getirdi.
Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Birliği Gazze Temas Grubu ve diğer uluslararası örgütlerle odaklandıkları noktanın, Gazze'deki insani trajedinin, temel ihtiyaç malzemelerinin engellenmesiyle ortaya çıkan soykırım durumunun ortadan kalkması olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne gönderdiğini belirten Fidan, oradaki liderlerle görüşmesine ilişkin, "Sayın Trump'ın bölge ziyareti esnasında ortaya konulabilecek ortak dil, ortak odaklaşma ne olmalıdır meselesini epey bir konuştuk." dedi.
Fidan, Gazze'de çok büyük bir insani felaketle yüz yüze olduklarını vurguladı.
İsrail hükümetinin Gazze'deki soykırımdan vazgeçirilmesi konusunda ikna edilip edilemeyeceğine değinen Fidan, "Ben ortak eyleme geçilirse kesinlikle ikna edilme imkanı olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Fidan, birçok uluslararası platformda Gazze'deki insani trajediye karşı ortak bir zihin birliğinin oluştuğunu, oluşmayan şeyin ise bunun eyleme taşınması olduğunu söyledi.
"Türkiye-Amerika ilişkileri fevkalade iyi olmak zorunda"Erdoğan-Trump telefon görüşmelerine değinen Fidan, şöyle devam etti:
"Türkiye-Amerika ilişkileri fevkalade iyi olmak zorunda. Her iki lider de buna mutabık kalmış durumda. Aramızda varsa sorun alanları giderilmeli. Amerikan-Türkiye ilişkilerinin klasik bir bakış açısıyla sadece güvenlik ve siyaset eksenli değil, esas itibarıyla teknoloji ve ticaret eksenli gitmesinin de fevkalade önemli olduğu konusunda ciddi bir fikir birliği var liderler arasında. Her iki tarafın takımları da bu konuda çalışıyorlar."
Fidan, Türkiye ve Trump'ın değerlendirmelerine atıfta bulunarak, ABD'nin askeri varlığının Suriye'de çok gerekli bir noktada olmadığını vurguladı.
ABD Başkanı Trump'ın aldığı kararlar ve politikalarına ilişkin Fidan, Trump'la birlikte ABD'de uzun yıllardır görülmeyen bir dış politika tarzı olduğunu belirterek, hem iç hem de dış politikada "yanlış giden" konulara aşırı reaksiyon gösteren, "klasik Cumhuriyetçi çizginin dışında daha devrimci, kökten değiştirmeyi hedefleyen" bir ideolojinin ortaya çıktığını ve bunun da sistemin sorgulanmasına neden olduğunu dile getirdi.
Fidan, Trump'ın politikalarının Türkiye'ye olası etkilerinin Türk hükümeti tarafından yakından takip edildiğini, pek çok alandaki yansımaları üzerine tartıştıklarını söyledi.
Türkiye'nin, uzun yıllardır güçlü ve verimli bir liderliğe sahip olmasının stratejik avantajını yaşadığının altını çizen Fidan, istikrara dayalı şekilde milli iradenin temsil edilmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Avrupa güvenlik mimarisiFidan, Avrupa güvenlik mimarisinin iki aşamalı ilerlediğini anlatarak, ABD'nin, Avrupa'daki mevcudiyetinin ne fayda sağladığını sorguladığını ancak bunun neticesinde NATO'dan ya da Avrupa güvenliğinden çekilmek gibi bir adım atmadığını söyledi.
Avrupa ülkelerinin savunma sanayisi alanında ABD'ye bağımlılıklarını minimize etme konusunda artık net olduğunu aktaran Fidan, Avrupa'nın yeniden silahlanması ve silah sanayisinin ayağa kaldırılmasına ilişkin bir belge hazırladıklarını anlattı.
Fidan, Avrupa'nın hedefinin gelecek 5 veya 10 yıl içerisinde ABD'ye savunma sanayisi alanındaki bağımlılığını minimum düzeye indirmek olduğuna dikkati çekerek, ABD'nin fiili olarak kapasitesini çekmesi halinde ne olacağına dair çok fazla tartışma bulunmadığını dile getirdi.
"Fransa ve Almanya'nın Türkiye'yi AB'ye üye almama iradeleri var"Türkiye-AB ilişkileri ve Türkiye'nin AB aday ülke sürecine ilişkin Fidan, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin ilerlememesi meselesindeki esas konunun, iki ana Avrupa ülkesi Fransa ve Almanya'nın "Türkiye'yi üye olarak alma değil, almama konusunda iradeleri bulunması" olduğunu vurguladı.
Fidan, AB üyesi güney ve Balkan ülkelerinin Türkiye'nin üyeliğini desteklediklerine ancak AB'ye girmemesine de "isyan eden bir durumda" olmadıklarına işaret etti.
Dün katıldığı AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'nda (Gymnich) AB genişlemesinin Türkiye'yi içerecek şekilde olmasını savunan ülkelerin de olduğunu aktaran Fidan, "Ama bunun Avrupa Birliği'nin asli kurucusu ve iticisi olan iki ülke tarafından halihazırda benimsenmediğini, bunun da iç politik nedenlerle ağırlıklı olarak ayakta tutulduğunu görüyoruz." diye konuştu.
Fidan, Türkiye'nin üyelik sürecinin uzun yıllar boyunca durdurulduğunu kaydederek, bunun nedeninin, Türkiye'nin Müslüman bir ülke olması ve AB üyeliği durumunda Avrupa'da aşırı sağın yükselme riski olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin AB'ye kabul edilmediğine ancak aşırı sağın her halükarda Avrupa'da yükseldiğine işaret eden Fidan, "Türkiye (AB'ye) girseydi, İngiltere çıkmayabilirdi. İngiltere ve Türkiye Avrupa Birliği'nde olsalardı, bu coğrafyada kendi çekim merkezimizi oluşturabilirdik." dedi.
Türkiye, Hindistan'ın Pahalgam bölgesindeki terör saldırısının soruşturulmasını destekliyorFidan, Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilime ilişkin, iki nükleer gücün doğrudan ve açıktan savaşa gittiği durumda her zaman risk bulunduğunu söyledi.
Sınırda ve özellikle Keşmir üzerinden ciddi bir kavga olduğunu kaydeden Fidan, bölgedeki aktörlerle temas halinde olduğunu, Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar ile de kısa süre önce konuştuğunu anlattı.
Fidan, Hindistan'ın 22 Nisan'da Pahalgam bölgesinde 26 kişinin öldürüldüğü terör saldırısının sorumluluğunu Pakistan'a yüklediğini ve Pakistan'ın ilk olarak askeri saldırıya uğradığını hatırlatarak, İslamabad'ın bu saldırının uluslararası bir komisyon tarafından soruşturulması çağrısında bulunduğuna ve Hindistan'ın saldırısını "provokatif" olarak değerlendirerek buna cevap vereceğine dikkati çekti.
Türkiye'nin de tarafsız bir komisyonun saldırıyı soruşturmasını desteklediğini belirten Fidan, Hindistan'ın saldırısının ardından Pakistan'a cevap hakkı doğduğunu ancak İslamabad'ın gerilimi tırmandırmadan ve çatışmayı şiddetlendirmeden, ölçülü, hesaplı ve orantılı şekilde cevap vermeye çalıştığını söyledi.
Fidan, birkaç ülkenin Hindistan ile Pakistan arasında arabuluculuk görüşmeleri yaptığına işaret ederek, gerginliğin yükselmeden durması ve barışçıl yöntemlerle meseleye son verilmesini umduğunu dile getirdi.
Muhabir: Tuğba Altun