Sığınmacı politikalarında parti içi muhalefete takılan Almanya Başbakan Angela Merkel, partisi Hıristiyan Demokratik Birlik'in (CDU) 28. kongresinden “sığınmacı sayısının hissedilir sayıda azaltılması” uzlaşısıyla güçlenerek çıktı. Türkiye'ye “anahtar rolü” biçen Merkel, başta Suriyeliler olmak üzere Almanya'ya gelen sığınmacı sayısının azaltılacağının altını çizerek “Sığınmacı sayısının hissedilir biçimde azaltılması herkesin çıkarınadır.” dedi.

Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin 28. kongresinden iltica politikaları ve sığınmacılar konusunda güçlenerek çıkan CDU Genel Başkanı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, kendisini eleştirenlerin parti yönetim kuruluna sundukları “sığınmacılara sınırlama getirilmesi” yönündeki taleplerini geri çevirerek “sığınmacı sayısının hissedilir sayıda azaltılması” konsensüsüyle içte birlik mesajı vermeyi başardı. Merkel, başta Suriyeliler olmak üzere Almanya'ya gelen sığınmacı sayısının azaltılacağı vaadinde bulundu.

Karlsruhe şehrinde dün düzenlenen yıllık parti kongresinde gündemin ana maddelerini iltica, sığınmacı ve mülteci politikaları oluşturdu. Parti yönetim kurulu tarafından hazırlanan “Terör ve Güvenlik, Kaçış ve Uyum” başlıklı karar önerisindeki “İltica başvurusunda bulunanların ve sığınmacıların sayılarının etkin tedbirlerle hissedilir biçimde azaltılmaları için kararlıyız. Çünkü hâlâ devam eden göçün sürmesi uzun vadede Almanya gibi bir ülkenin devleti ve toplumuna da yük haline gelecektir.” ifadeleri kongreye damgasını vurdu.

CDU Parti kongresinde delegelere hitaben uzun bir konuşma yapan Başbakan Angela Merkel, Türkiye'nin sığınmacı krizinin aşılmasında anahtar rol oynadığını söyledi. Merkel, “Türkiye bu konuda anahtar bir role sahiptir. Bu nedenle Türkiye'deki sığınmacıların yaşam şartlarının iyileştirilmesi için AB Ankara'ya 3 milyar Euro ödeyecek.” dedi.

Merkel, parti yönetimin karar önerisinde yer alan şu ifadeleri de hatırlattı: “Türkiye içinde bulunulan durumun sonlandırılması için anahtar bir role sahip, çünkü orada 2 milyondan fazla sığınmacı yaşıyor ve Ortadoğu'dan Avrupa'ya gelen tüm sığınmacılar Türkiye'yi transit ülke olarak kullanıyorlar. Almanya, Avrupa ve Türkiye'nin ortak bir sorumluluğu var, çünkü sadece onların işbirliğiyle insani, kabul edilebilir ve süreklilik arz eden bir çözüm bulunabilir. Bu yüzden de AB-Türkiye zirvesinde kabul edilen sonuçları memnuniyetle karşılıyoruz ve bu sonuçların hızlı biçimde yürürlüğe konulması için çalışıyoruz.”

Angela Merkel, karar önerisinde yer alan “(Türk vatandaşlarına) Vize muafiyeti üzerine yapılan müzakerelerin özenli biçimde güvenlik çıkarlarımızla bağdaşır hale getirilmesi gerekir.” ifadesine ise değinmedi.

AB'nin Türkiye'yi mali alanda desteklemesinin önemli olduğunu kaydeden Merkel, sığınmacıların kaçış sebepleriyle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Tüm sığınmacılara verilmesi zorunlu olacak olan ve Şubat 2016'da dağıtımı tamamlanması planlanan yeni sığınmacı kimlik kartlarından da bahseden Merkel, “Şimdi ise Schengen Anlaşması'nın devam etmesi için AB'nin dış sınırlarının korunması gerekli. İtalya ve Yunanistan'dan tüm sığınmacıları üstlenmeleri beklenemez. AB sınır polisi fikri üzerinde de çalışılmaya devam edilmelidir.” dedi.

Merkel, Batı Balkanlar'dan Almanya'da gelen sığınmacı sayılarının sıfır rakamına ulaşmasını “başarı” olarak da değerlendirdi.

“SIĞINMACI SAYISININ AZALTILMASI HERKESİN ÇIKARINA”

Açıklamalarının devamında, “Sığınmacı sayısının hissedilir biçimde azaltılması herkesin çıkarınadır.” ifadesini kullanan Merkel, Almanya'daki uyum için bunun gerekli olduğunu savundu. CDU'nun insanların endişelerini dikkate aldığını anlatan Merkel, sığınmacıların ülkeye uyumlarıyla ilgili geçmişte yapılan hatalardan ders aldıkları sözünde bulundu. “Biz sadece insanların endişelerini dile getiren değil, bilakis bunları biçimlendiren ve çözümler bulan bir partiyiz.” dedi. Fakat Merkel, “Kimse, hangi sebepler olursa olsun kendiliğinden düşüncesizce vatanını terk etmez.” tespitini de dile getirerek ifadelerini yumuşatmaya da çalıştı.

"ÇOK KÜLTÜRÜLÜLÜK YALANDIR, BİZE SIĞINANLAR ALMANCA ÖĞRENMEK ZORUNDA"

Merkel, “Kim bize korunmak için sığınır ise yasalarımıza ve geleneklerimize saygı duymak ve Almanca öğrenmek zorundadır. Multikulti (çok kültürlülük) paralel toplumlara yol açar ve multikulti gerçek hayatta bir yalan olarak kalıyor.” iddiasında bulundu.

Kendisine yönelik eleştirilere cevap Merkel, sığınmacı krizinin aşılacağını kaydederek, “Bunu başaracağız. Çünkü bizim ülkemizin kimliğinde büyük işleri başarmak vardır. Almanya, bunu İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ve iki Almanya'nın birleşmesiyle ispatlamıştır.” açıklamasında bulundu.

“Sığınmacı krizinin aşılması AB içindeki bir çözümle olmalıdır. Meseleye birleşik Avrupa yaklaşımıyla bakılmalıdır. İnsani koruma çabalarına konsantre olarak gücümüzü bu alanda yoğunlaştırmalıyız, bu yüzden de sığınmacı talepleri reddedilenleri tutarlı biçimde geri göndermeliyiz.” diyen Merkel, aşırı sağcıları da şu sözlerle eleştirdi: “Bunların bu ülkede şansları yok.”

“ALMANLAR ENDİŞELİ”

Bu arada CDU parti yönetimi karar önerisinde şu ifadelere yer verdi: “Birçok kişi bu kadar kısa sürede bu kadar çok insanın göçünün ülkemize, birlikte yaşama etkisi hakkında endişe duyuyor. Buradaki endişe öncelikli olarak göçün toplumumuzun uyum gücüne etkisiyle ilişkilidir, iş piyasamızın ve sosyal güvenlik sistemlerimizin kapasitesiyle, kültürel gelişmemizle ve AB'nin istikrar ve gelişmesiyle ilgilidir. Bu endişeleri çok ciddiye alıyoruz ve bunlarla da aktif meşgul oluyoruz... Gelişmelerin bir sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana en büyük sığınmacı sayısıyla karşı karşıyayız. Sığınmacı ve mülteci hareketliliklerin kapsamı ve oranı ülkemizi genel olarak her alanda –belediyelerde, eyaletler ve federal düzeyde son on yılın en büyük sınavlarından biriyle karşı karşıya bırakıyor.”

“BARIŞÇIL MÜSLÜMANLARA VE TEŞKİLATLARINA MÜTEŞEKKİRİZ”

Teröre mesafe koyan Müslümanlara teşekkür eden ve radikalleşmelere karşı aktif katkılar talep eden CDU şunları kaleme aldı: “Ülkemizde yaşayan barışçıl Müslümanların ve teşkilatlarının İslamcı terörle aralarına koydukları net mesafeden dolayı kendilerine müteşekkiriz. Kendileriyle sırt sırta vermek istiyoruz. Bu nedenle de 2006 yılında “İslam Konferansı” ile başlattığımız İslam'la diyalog gelecek için önemliydi, hâlâ da önemlidir. Müslüman teşkilatlardan devlet kurumlarıyla ve tüm toplumsal güçlerle birlikte radikalleşmelerin ve asker toplamaların engellenmesi için aktif katkılar sağlamaları beklenmektedir.”

“SIĞINMACILARA SALDIRILARI KINIYORUZ”

“Kışkırtma ve şiddet kimden gelirse gelsin cezalandırılmalıdır ve siyasi olarak kınanmalıdır.” diyen parti yönetimi “Son aylarda maalesef ilticacılara, sığınmacılara ve yurtlarına da gittikçe artan sayıda saldırıların yapıldığını da tespit ediyoruz. Bu saldırılar iğrençtir. Bunun dışında kim hangi nedenle olursa olsun bize geliyorsa geçerli olan şudur: İster korunmak amaçlı başvurusu kabul edilsin veya edilmesin, her insanın uygun bir biçimde muamele görmesi ve endişeye, korkuya kapılmama hakkına sahip olması gerekir.” değerlendirmesine bulundu.

“PEŞMERGELERİ SİLAHLANDIRDIK, DESTEĞİMİZ SÜRECEK”

Diğer taraftan ise Peşmergelerle ilgili olarak ise şunların altı çizildi: “Peşmergelerin silahlandırılmaları ve eğitimleriyle IŞİD'in kuzey Irak'ta geri püskürtülmesi için zaten önemli bir katkıyı sağladık. 4 Aralık'ta Federal Meclis'te büyük bir çoğunlukla kabul edilen Alman ordusu misyonu da IŞİD'in yok edilmesi ve Suriye'deki, komşu bölgelerdeki ve Avrupa'daki terör eylemleriyle mücadele etmeye yöneliktir. Uluslararası ittifaka ve Fransa'ya geçmişe kıyasla daha güçlü biçimde destek vereceğiz.”
Kaynak: cha