Padişahların asıl mesleklerinden haberiniz var mı? Galerinin devamı için tıklayınız...
“Leyse li’l-insani illa mâ seâ” derken Hüd⸠(Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. “Necm sûresi, 53/ 39” derken Hüdâ) Anlamam hiç¸ meskenetten (miskinlikten) sen ne beklersin daha? Davran artık kârbânın (kervanın) arkasından durma¸ koş! Mahvolursun bir dakikan geçse hatta böyle boş. ”
“Yer çalışsın¸ gök çalışsın¸ sen sıkılmazsan otur! Bunların hakkında bilmem bir bahanen var mı? Dur! Masivâ bir şey midir¸ boş durmuyor Hâlik (Allah) bile: Bak tecelli eyliyor bin şe’n-i gûnâgûn (çeşit çeşit iş) ile. Ey¸ bütün dünya ve mafîhâ (içindekiler) ayaktayken¸ yatan! Leş misin¸ davranmıyorsun? Bari Allah’tan utan!” (Mehmet Akif¸ Safahat¸İnkılâp ve Aka, İstanbul, 1977, s. s. 30-31)
Diyen Mehmet Akif, Müslümanlıkta tembelliğin, tatilin, miskinliğin yerinin olmadığından dem vurarak, çalışmanın ne kadar önemli olduğunu bu şiirinde belirtmiştir. İşte Osmanlı padişahları da bu anlayış içinde hep, İslâmiyet’teki bu çalışma emrini yerine getirmek için, uğraşmış didinmişlerdir. Bize anlatıldığı gibi pek çoğu öyle zevk u sefa içinde haremlerinde günlerini gün etmemiştir. Ayrıca devletin hazinesini de çar çur edip, har vurup harman savurmamışlardır. Kendi şahsi ihtiyaçlarını devletin hazinesinden görmemişlerdir. Hatta devlet hazinesine dokunulmasını yasaklayan bir kanun çıkarmışlar ve bu kanuna da bütün padişahlar uymuşlardır. Devlet hazinesine dokunmadıklarından dolayı, şahsi ihtiyaçlarını karşılamak için her biri bir veya daha çok alanda meslek sahibi olmuşlardır. Yani her birinin padişah olmalarının yanında ayrıca uğraştıkları, hatta para kazandıkları bir meslekleri de vardı.
Evet, yanlış duymadınız! Osmanlı padişahlarının, padişah olmalarının yanında aynı zamanda meslekleri de vardı. Daha doğrusu onlar daha şehzade iken bir padişah olarak ilmî yönleriyle donatılırken aynı zamanda ihtiyaçlarını gidermeleri ve kötü günlerinde yapabilecekleri bir sanat ve becerileri, bir meslekleri olmalı düşüncesiyle meslekî eğitim de almışlardır. Onlar bu meslekleriyle kendi ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi, artan parayı sadaka olarak da dağıtırlardı. Mesela: I. Mahmud, çeşitli el işleri yapar ve bunları pazarda sattırırdı. Aldığı paranın bir kısmıyla ihtiyaçlarını karşılar, diğer kısmını da sadaka olarak dağıtırdı. Hatta onun bu hâline şaşıran bir veziri: “Padişahım, milletin hazinesi sizin demektir. O halde niçin böyle uğraşırsınız?” deyince, padişah şu veciz cevabı verir: “Milletin hazinesini millete harcamak gerek. İnsanın alın teri dökerek çalışıp, kazandığı paranın zevki bir başkadır”. İşte padişahlarımızdan pek çoğu böyle düşünmekteydi. Aşağıda meslek sahibi padişahlarımız ve meslekleri belirtilmektedir:
I. MEHMED (ÇELEBİ MEHMED): Yay ve kiriş ustasıdır. Bu işin piri (ustası) olduğu için kendisine “yay gerdiren” manasına gelen “kürüşçü” adıyla da anılmaktadır. Aynı zamanda avcıdır.
II. MEHMED (FÂTİH SULTAN MEHMED): Bahçıvandır. Gülleri aşılama ve ağaç yetiştirme konusunda beceriklidir. Aynı zamanda bir kitap kurdu ve koleksiyoncusudur. Haritalar üzerine çalışmalar yapmış ve harita meraklısıdır. Fâtih, ayrıca ok için parmağa takılan yüzükler, kemer tokaları ve kılıç kınları da imal ederdi. Bütün bu özelliklerinin yanında ünlü bir şairdir.
II. BEYAZID: Hattattır. Bu konuda icazeti vardır. Ayrıca okçuluğa meraklı olduğu için, bütün ok imâl edenleri İstanbul’da buluştururmuş. Marangoz olduğu da bilinmektedir. Aynı zamanda şairdir.
I. SELİM (YAVUZ SULTAN SELİM): Kuyumcudur. Çok kitap okur. Bir kitap kurdu olduğu bilinmektedir. Hatta denilir ki çok okumaktan gözleri bozulmuştu. Bu yüzden gözlük takan tek padişahtır. Ayrıca kitap okurken, satırları takipte kullanılan altından hilâller yapardı. Bu hilâllerin uç kısımlarına kıymetli taşlar yerleştirirdi. Ok atmayı sever ve iyi bir yay ustasıdır. Aynı zamanda iyi bir silahşordur.
I. SÜLEYMAN (KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN): Kuyumcudur. İtalyan kuyumculuk sanatının örneklerini uygulayacak kadar işinde mahirdir. Aynı zamanda kunduracı yani kavaftır.
II: SELİM: Hacıların Hac yolunda kullanmaları için hilâl şeklinde asalar yapıp, bunları hacılara dağıttırırdı. II. Selim, aynı zamanda şairdir.
III. MURAD: Ok yapardı. Şairdir. Hüsnü hat sahibidir. Yani hattattır.
I.İBRAHİM: Hacıların asalarına hilâller yapardı. Aynı zamanda bağa işçiliğinde de mahirdi. Yani bağa işçiliği (deniz kablumbağasının kabuğundan yapılan kaşık, tesbih, vb. ürünler) yapardı.
III. MEHMED: Kaşık ustasıdır. Okçuların kullandığı özel yüzükler yapardı. Padişah, “Yüzükçüler Loncası” üyesiydi. Yaptığı kaşıkların saplarını inci, mercan yakut vb. taşlarla süslerdi ve süslemecilik sanatı olan hakkaklıkta önemli bir yeri vardır. Aynı zamanda şairdir.
I. AHMED: Kaşık ustasıdır. Okçuların kullandığı özel yüzükler (asalar) yapardı. Bu merakı yüzünden “Kemankeşler Loncası (yani okçular- loncası)” üyesiydi. Çerkez kamçıları işlemekte ustadır. Şairdir.
II. OSMAN: Saraççılığa ilgi duyardı. Bindiği atların eyerlerini kendi yapardı. Ancak ne acıdır ki bu padişah, tahtan indirilip, yeniçerilerin eline geçtikten sonra, son yolculuğuna eğersiz bir ata bindirilerek gitmiştir..
IV. MURAD: Güzel yazı yazan bir hattat ve aynı zamanda şairdir. Kemankeşlikte (okçulukta) mahirdir.
IV. MEHMED: Avcılığıyla ünlüdür. Bu yüzden “Avcı Mehmed” diye de anılır. Aynı zamanda şairdir. Bestekârdır. Askerî marşlar yazardı.
II. MUSTAFA: Şairdir. Hüsnü hat sahibidir. Ok atmada ustadır. Şairdir.
III. AHMED: Hattattır. Şairdir. Fakat onu diğer padişahlardan ayıran bir yönü de hanımlar arasında gergef işlemeye meraklı olmasıdır.
I. MAHMUD: Birden fazla mesleği vardır. Kantaşı üzerine mühür kazırdı. Abanoz ve fildişinden hilâller (kürdanlar) yapardı. “Hilâl”i merak edenlere anlatayım. Hilâl, kemik ve şimşir gibi sert ağaçlardan yapılan, kulak ve diş temizliğinde kullanılan, ucu sivri, arka tarafı kaşık gibi enli bir alettir. I. Mahmud bu hilâllerden yapardı. Mücevher işlerdi. Oymacılıkla da ilgilenirdi. Çok yönlü bir padişah olan I. Mahmud, bütün bu yaptıklarını pazarda sattırır, parasıyla ihtiyaçlarını giderir, sadaka verirdi. Aynı zamanda şairdi.
III. SELİM: Şair ve bestekârdır. Aynı zamanda mükemmel bir silah ustasıdır. Tüfeklerin gez ve arpacıklarını ince hesaplarla çok mükemmel yaptığı için kurşunlar hedefi şaşmıyordu.
II. MAHMUD: Üslûp sahibi bir hattattır. Müzisyendir. Kuyumcudur. Sedef işlemeciliği yapar.
I. ABDÜLMECİD: Modern bir ressam, Batı usûlü alafranga besteler yapan bir bestekârdır. Abdülaziz’in oğlu Şehzâde Seyfeddin Efendi ise mahyacıdır. Ramazan mahyalarını o hazırlamaktadır. Aynı zamanda şairdir.
I. ABDÜLAZİZ: Ünlü bir pehlivandır. Kalaycı olduğuna dair belgeler vardır.
V. MURAD: Çok iyi bir piyanisttir. Bestekârdır. Ressamdır.
II. ABDÜLHAMİD: Marangozdur. Bu meslekteki inceliği ve tasarımı rakipsizdir. Ayrıca kakmacılık ve süsleme sanatıyla da uğraşmıştır. Amerika’da açılan bir dünya sergisinde marangozluk ve doğramacılık dalında birincilik almıştır.