BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Musul'un Başika bölgesine gerçekleştirilen asker sevkiyatını ilişkin yaptığı açıklamada, "Bu bölge Musul'a 15-20 kilometre civarında olduğu için ve her an DEAŞ tehdidiyle karşı karşıya kaldığımız için ve son günlerde böyle bir tehditle ilgili ciddi bir istihbarat bilgisi bize ulaştığı için, orada eğitim veren askerlerimizin, eğitmenlerimizin güvenliğini temine bir kuvvet kaydırması ihtiyacı hasıl oldu. Bu kuvvet ihtiyaç olduğu ölçüde kaydırıldı. Bununla ilgili değişik rakamlar veriliyor. Ben bunları burada zikretmek istemem. Askerimizin güvenliği bağlamında net bir rakam da söylemek istemem" dedi. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında, Avrupa Birliği (AB) Reform Eylem Grubu toplantısı Çankaya Köşkü'nde yapıldı. Yaklaşık bir saat süren toplantıya Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile bazı bürokratlar katıldı.

BU HIZDA GİDERSEK GELECEK YÜZYILA KALIR BU AVRUPA BİRLİĞİ İŞİ 

Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, AB sürecine ilişkin açıklama yaptı. Başbakan Davutoğlu, bekleyen fasılların açılması konusunda müzakere yaşandığını belirterek, "14 Aralık'ta Brüksel'de 17'nci fasıl üzerinde müzakereler gerçekleştirilecek, bu da 5 sene içinde müzakerede bulunulan ikinci fasıl olacak. Bu hızda gidersek gelecek yüzyıla kalır bu Avrupa Birliği işi. Onun için önümüzdeki 4-5 ayda beş fasıl açmak için gayret sarf edeceğiz. Gelinen süreçte fasılların bir kısmında mutabık kaldık, bir kısmında ise blokajlar bulunuyor ve bunların açılacağı konusunda ciddi işaretler aldık... Biraz daha dikkatli bir dil kullanıyorum çünkü AB süreçlerinin nasıl çok yönlü ve taraflı müzakerelere şahit olduğunu yakından bilen biriyim ama her halükarda yeni bir dönem var Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde. Bu dönemin ve fırsat penceresinin herkes tarafından en iyi şekilde kullanılacağına inanıyorum" dedi. 

3 MİLYAR AVRO YILLIK 

AB'nin Türkiye mülteciler için vereceği 3 milyar avroluk desteğin yıllık olacağını belirten Başbakan Davutuğlu, "Bu para, önümüzdeki yıl içinde yapılacak çalışmalara ve Suriyeli mültecilere harcanacak son kuruşuna kadar. Dolayısıyla Türkiye fonlarının burada kullanılmasına biz rıza göstermedik. Buraya gelen para da temelde Suriyeli mülteci kardeşlerimize kullanılacaktır. Biz ise bunu Başbakanlıkta oluşacak bir mekanizma kurarak, bu fonun kullanımı için ilgili bakanlıkları nasıl görevlendireceğimizin de tayinini yapacağız" ifadelerini kullandı. 

EĞİTMENLERİMİZİN GÜVENLİĞİNİ TEMİNE YÖNELİK BİR KUVVET KAYDIRMASI İHTİYACI HASIL OLDU 

Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin 'MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun Irak ziyaretinin ardından, Başika Kampı konusunda Başbakanlık'tan yapılan açıklamada 'yeniden tanzim' ifadesi yer aldı. Bu açıklamadan kasıt nedir?' sorusu üzerine şunları söyledi: "Bu konunun 1 haftadır gündemimizde, değişik vesilelerle açıklamalarda bulunuldu. Irak'ın toprak bütünlüğü Türkiye için en asli unsurlardan biridir. Keşke Irak hükümeti bütün bu topraklara mutlak egemenliğini kullanabiliyor olsaydı ve DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleri keşke Irak sahasında faaliyet gösterip, başta Irak'a olmak üzere çevre ülkelere ve dünyaya tehdit teşkil etmeseydi. Maalesef öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki DEAŞ terör örgütü orada, PKK'da Türkiye sınırları civarında tamamıyla kontrolü olmayan bir faaliyet temposu içinde hepimizin güvenliğini tehdit ediyor. Bu durumda Türkiye ilkesel olarak DEAŞ'a karşı yürütülen mücadelede en başından itibaren Irak'a destek vermiştir. Suriye'den farklı olarak biz Irak merkezi hükümetini hem meşru hem sorumluluklarına müdrik hem de Türkiye ile dost bir ülke olarak görürüz. Suriye'de ise kendi halkıyla savaşan bir rejim olduğu için oradan farklı bir durum var. DEAŞ terör örgütü tehdit oluşturduğu andan itibaren bir taraftan Irak merkezi hükümeti diğer taraftan Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yakın temas içinde olduk. Bu temas çerçevesinde geçen sene Sayın İbadi'nin Ankara ve benim Bağdat ziyaretimde bunları konuştuk. Ve birkaç uçak malzemeyi Bağdat'a, yine kapsamlı bir malzemeyi de Erbil'e gönderdik. Bu çalışmalar yeni başlamadı, sadece Başika'da değil, Türkiye'nin diğer bölgelerinde de eğitim veren kampları bulunuyor, bunlar gizli değil. Musul'un kuzey doğusunda yine benzer amaçlarla kurulan, aylardır eğitim yapan bir eğitim bölgemiz var. Burada 2 bini aşkın Musul Ulusal Muhafız Ordusu'nda görev alacak şekilde yetiştirilmiş Irak vatandaşı, Irak'ın güvenliği için çalışan kardeşlerimiz var. Bu da saklı değil. Irak Savunma Bakanı da buraya bir ziyarette bulundu. Dolayısıyla, sanki Türkiye gizli bir faaliyet yapıyormuş gibi bir kanaat yayılması kesinlikle doğru değil. Olay şudur: Bu bölge Musul'a 15-20 kilometre civarında olduğu için ve her an DEAŞ tehdidiyle karşı karşıya kaldığımız için ve son günlerde böyle bir tehditle ilgili ciddi bir istihbarat bilgisi bize ulaştığı için, orada eğitim veren askerlerimizin, eğitmenlerimizin güvenliğini temine bir kuvvet kaydırması ihtiyacı hasıl oldu. Bu kuvvet ihtiyaç olduğu ölçüde kaydırıldı. Bununla ilgili değişik rakamlar veriliyor. Ben bunları burada zikretmek istemem. Askerimizin güvenliği bağlamında net bir rakam da söylemek istemem." 

BU OLAYI PROVOKE EDEN TARAFLAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE IRAK HÜKÜMETİ DEĞİLDİR 

Başbakan Davutoğlu, bu faaliyetlerin gizlilik içinde yürütülen faaliyetler olmadığını dile getirerek, "Bunların hepsi bir gizlilik içinde yürütülen bir faaliyet değil. Geçen sene bizi 'DEAŞ ile mücadelede etkin rol oynamıyor' diye uluslararası basında bir kampanyayla bizi, eleştirenlerin birden Türkiye'nin Başika'da verdiği eğitim dolayısıyla, birden dönüp 'niye eğitim veriyorsun ya da niye Irak'ta alanda mevcutsunuz?' diye sormalarını da büyük bir çelişki olarak görürüm. Esas bu olayı provoke eden taraflar Türkiye Cumhuriyeti ile Irak hükümeti değildir. Bazıları bu olay üzerinde kendi müdahalelerini unutturarak, kendi askeri mevcudiyetlerini unutturarak, Türkiye'nin askeri mevcudiyetini tartışma konusu yapmak istemektedirler. Irak'ta 20'ye yakın, büyük kısmı da Irak'ın komşusu olmayan ülkenin eğitim faaliyeti var. Onlar Türkiye'nin egemenliğine zarar vermiyorsa, dost Türkiye'nin de Irak'ın egemenliğine zarar vermesi söz konusu değildir" dedi. 
BASBAKAN DAVUTOGLU, AB REFORM GRUBU TOPLANTISININ ARDINDAN KONUSTU
GEREKLİ GÖRÜLDÜĞÜ ZAMANDA ALDIĞIMIZ TEDBİRİN MAHİYETİ, NİCELİĞİ SAYISAL ÇERÇEVESİ TEKRAR DEĞERLENDİRİLİR 

Irak yetkililerine karşılıklı güven içinde sorunları konuşmak üzere, kanalları açık tutma çağrısı yapan Başbakan Davutoğlu konuşmasını şöyle tamamladı: "Yeni tanzimden kasıt şudur. 10-15 gün önce orada bir güvenlik riski yokken, böyle bir kuvvet kaydırmaya ihtiyaç yoktu. Irak o kadar dinamik bir şarttaki her an yeni ihtiyaçlar tezahür ediyor veya bazı ihtiyaçlar ortadan kalkıyor. O bağlamda Türkiye'nin aldığı tedbir, Irak'ın egemenliğini uzun süre etkileyecek bir tedbir değil. Gerekli görüldüğü zamanda burada aldığımız tedbirin mahiyeti, niceliği sayısal çerçevesi tekrar değerlendirilir, ama o dediğim gibi alandaki şartlara bağlı. Ümit ederim, Türkiye ile Irak arasında her zaman olan dostluk ve kardeşlik ilişkisi bundan sonra da daha güçlü devam eder. En kısa zamanda, Bağdat'a bir ziyaret gerçekleştirme arzusundayım. Üçüncü tarafların yapacağı çabaların, bu konuda bizim ikili dostluğumuzu etkilememesi önem taşıyor. Oradaki askeri mevcudiyetimiz eğitmenleri korumak içindir. Eğitmenlerimiz de sadece ve sadece Irak vatandaşları. Bunun ötesinde yapılacak yorumların karşılığı yok. Bütün Iraklı kardeşlerimizin din, mezhep ve etnik ayrım olmaksızın güvenliklerini Türkiye'nin güvenliği gibi gördüğümüzü ve Irak'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğini bütün ülkeler terk etse bile, Türkiye'nin her zaman savunmaya devam edeceğini vurguluyorum. Irak yetkililerine karşılıklı güven içinde bu sorunları konuşmak üzere, kanalları açık tutma çağrısında bulunuyorum." 
Editör: TE Bilişim