Şanlıurfa Suruç patlamasında hayatını kaybedenlerin aileleri, Meclis’e gelerek HDP grubuyla görüştü. Aileler, Suruç'ta 32 kişinin öldüğü, 104 kişinin yaralandığı canlı bomba soruşturması üzerindeki gizlilik soruşturmasının kaldırılmasını istedi. Gizlilik kararı olduğu için aileler olarak hiçbir şey öğrenemediklerini belirten Serhat Devrim’in dedesi Maşallah Devrim, “Meclis'te bu katliamlarla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, Suruç’ta hayatını kaybedenlerin ailelerini kabul etti. Kabul ziyaretine ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Pervin Buldan ve HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de katıldı. Ziyarette aileler, yaşadıkları acılı günleri anlattı.

20 Temmuz 2015’ten bugüne 6 ay geçtiğini, ancak Suruç’taki katliamın hukuki-adli sonuçlarıyla ilgili gizlilik kararı olduğu için aileler olarak hiçbir şey öğrenemediklerini belirten Serhat Devrim’in dedesi Maşallah Devrim, “Bu sorun sadece HDP’nin sorunu olmamalı. Meclis çatısı altında ve dışındaki tüm siyasi partilerin sorunu. Sadece Suruç değil Ankara katliamı, Diyarbakır katliamı, Adana ve Mersin katliam girişimleri ile ilgili tüm siyasi partilerin, sendikalar ve hatta insan haklarına duyarlı halkların da buna katılması gerekiyor.” dedi. Ancak bu şekilde sonuç alınabileceğini anlatan Devrim, “Aileler olarak mağduruz. Sadece HDP değil tüm siyasi partilerden herkesin bu taşın altına elini değil gövdesini koyması gerektiğini söylüyoruz. Doğu ve güneydoğuda şu anda katliamların boyutlarını basın ve halk bilmekte. Buna bir çözüm bulunabilmesi için mecliste bu katliamlarla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.” diye konuştu.

Suruç’taki patlamadan şans eseri yaralı olarak kurtulduğunu anlatan Çağdaş Aydın’ın babası Fethi Aydın ise, “Katliam üzerindeki gizlilik kararının kaldırılmasını istiyoruz. Suruç’a çeşitli milliyetlerden Kürt, Laz, Çerkez, Sosyalist ve devrimcilerden herkes ortaklaşa oraya oyunca götürdük. Yaralılara merhem olmak için ilaç götürdük. Ama bunun karşılığında daha hayatının baharını yaşayamayan 33 karanfilimizi katlettiler. 33 karanfilden biri de benim oğlum Çağdaş Aydın. Benim oğlum 2 üniversiteyi bitirmesine rağmen kamu kuruluşunda iş bulamadı taşeron firmalarda çalıştı. Öğrenime verilen gerçeklik bu. Ama şunun özellikle altının çizilmesini istiyorum. Eğer Suruç katliamı sorumluları ortaya çıksaydı bugün Ankara olmayacaktı. Diyarbakır’ın sorumluları ortaya çıksaydı Suruç olmayacaktı.” ifadelerini kullandı.

Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız da, “Bu dosyalarımızın açılması ve dosyalarımızın hiçbir şekilde ne oldu, nasıl öldüler, nasıl gittiler bilmiyoruz. Bizim sizden temennimiz bunun mecliste açılıp tartışılmasını istiyoruz. Neden dosyalarımız kapatılıyor? Neden gizlilik kararı veriliyor? Eğer sen bunu gerçekten yapmadıysan neden kapatıyorsun? Ben nasıl öldü, nasıl gitti görmek istiyorum.” dedi.

Hatice Ezgi Saadet’in Ali Saadet, “Kızımı 19 temmuzda öperek gönderdim. Güvendim ve hepimizin de güvendiği devletimiz vardı onlara güvenerek gönderdik. 33 fidanı götürüp orada yok edecekleri hiç aklımıza gelmezdi. Bundan dolayı da gönlümüz çok rahattı. Gidecekleri yer Suruç’tu. Ama ne yazık ki bu konuda da yanılmışız. Bu kana susayan, demeyeceğim o kelimeyi kızımı ve 33 yoldaşı katlettiler. Buraya kadar herşey normal gerçekleşti bundan sonra süreç çetrefilleşti. Gizlilik kararı ile üstünü örtüp başka katliamlara sebebiyet verdiler. O katliamların önünü açtılar. Bizdeki olgu da böyledir. Bu gizlilik kararını bir türlü anlamıyoruz. Birileri bize bunu izah etsin. Evladını yitirmiş bir babaya izah etsin. Neye göre koydunuz. Ben bileyim çocuğum nasıl öldü. İç kanamadan mı? birde bu yetmezmiş gibi bizlerle dalga geçer gibi haydi yakaladık adalete teslim ettik. Bununla da yetinmediler. Bugün meclise gelirken biz otobüsle geldik. Bu meclise derdimizi anlatamayacaksak nereye gidip anlatacağız. Ama maalesef herkes sıradan güzel güzel poşetler yapıp kuyrukta bekleyenlere hiç müdahale edilmezken bizleri çevik kuvvet karşıladı kalkanlarla sanki savaşa gelmişiz. Neden bizi potansiyel suçlu ilan ediyorlar.” açıklamasında bulundu.

Nazmi Akyürek’in amcası Mahmut Akyürek, “Babası sağır ve dilsiz olduğu için ben katıldım. Nazmi, Hukuk okuyordu 2. sınıfta. Biz adalet istiyoruz. Tüm kapılar üzerimize kapandı. Adalet başkalarının arka kapısı olmasın.” dedi.

Vefa Özdemir’in annesi Rabia Özdemir de, “Benim oğlum habersiz gitti. Çocuklar için oyuncak aldı ve habersiz gitti. 33 kişi onunla beraberdi. Elinde silah yoktu, bıçak yoktu, sopa yoktu, bir şey yoktu. İyilik için gitmiş, çocuklar için gitmişti.” diye konuştu.
Kaynak: cha