MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Sultanahmet'teki bombalı saldırıyla ilgili hükümeti sorumlu davranmaya, sorumluluk almaya davet etti.

'Güvenlik zafiyeti yok' demenin bir acziyetin ifadesi olduğuna dikkat çeken Akçay, "Eğer güvenlik zafiyeti yoksa suçlu kim? Alman İçişleri Bakanı'nı mı kabahatli tutacağız, Türkiye İçişleri Bakanı yerine? Türkiye'nin çok kötü yönetildiğini gösteren örneklerdir bunlar." dedi.

TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Akçay, Sultanahmet'teki bombalı saldırıya ilişkin açıklamada bulundu. Akçay, Türkiye'de son dönemde bir tasfiye hükümeti olan AK Parti’nin taşeronluğunu yaptığı büyük bir oyunda makas değişimine doğru sürüklendiğini ifade etti. Yeni anayasa, başkanlık, özerklik, federasyon gibi tartışmalarla Türkiye Cumhuriyeti’nin milli ve üniter devlet kimliğinin hedef alındığını dile getiren Akçay, bugün tartışılan büyük oyunun özü itibariyle Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesi olduğuna dikkat çekti.

Büyükşehir Yasası'nın Türkiye’de yerel yönetim sisteminde bir yenilenme girişimi olarak ortaya çıktığını anlatan Akçay, şöyle devam etti: "Bu yasa ile bin 680 belediye ve 16 bin 82 köy kapatılmıştır. Yasa ile köylerin yüzde 47’si ve toplam belediyelerin yüzde 54’ü mahalleye dönüştürülmüştür. Bu yasa Anayasa’ya da aykırı düzenlemeler içermektedir. Anayasanın özellikle 'idarenin bütünlüğü ve kamu tüzel kişiliği' başlıklı 123, 'merkezi idare' başlıklı 126 ve 'mahalli idareler' başlıklı 127'nci maddelerine aykırıdır. Hükümetin başkanlık sistemi beklentisi ile egemenlik milletten alınmakta, başkana verilmektedir. Özellikle kuvvetler ayrılığının da sona erdirildiği bir düzen talep edilmektedir. Başkanlık sistemi ile Büyükşehir Yasası ile ortaya çıkan bölgeselleşme birbirleriyle iç içe geçmiştir. Başkanlık sisteminde ise bütün kurum ve kuruluşlar kendi tüzel kişiliklerine sahiptir. O nedenle, başkanlık sistemi, il ve ilçe düzeyinde doğrudan doğruya bölgesel yönetime dayanmayı gerektirir. Bu gereklilik neticesinde başkanlık sistemi, merkezden yönetime dayanan il esasına değil, yerinden bölgesel yönetime dayanan vilayet esasına uygun bir altyapı gerektirir. Büyükşehir yasası da başkanlık sisteminin bu alt yapısını hazırlamaktadır."

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesi operasyonunun terör aşamasının sahnede olduğunu belirten Akçay, Diyarbakır’da, Şırnak’ta hükümetin kamu otoritesini tesis edemediği günlerden geçildiğini kaydetti. Hükümetin kent merkezlerinde kamu otoritesini tesis edemediğini vurgulayan Akçay, "Devlet büyük bir zaafa uğratılmıştır. Hükümet çözüm sürecinde teröriste adeta dokunulmazlık sağlarken; terör şehirleri birer savaş alanına çevirirken analar ağlamaya devam etmektedir. Yaşanan olaylara bakınız, şehit sayımız 1 Kasım’dan sonra 62, 7 Haziran’dan sonra 267’dir. AKP’nin adını koymakta dahi başarısız olduğu yıkım ve yıkılma sürecinde terör örgütü kent merkezlerini birer cepheye dönüştürmüş, hükümet ise müdahale etmemiştir. İtiraf ise bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkililerden gelmiştir." diye konuştu.

"Bugün geldiğimiz noktada PKK alçakça saldırırken; millete ve devlete meydan okurken AKP hükümeti bırakınız dağları, şehirlerde dahi ört bas edilemez, utanç verici bir hâl içerisindedir." diyen Akçay, Türkiye Cumhuriyeti'nin tasfiyesi operasyonu ilmik ilmik işlenirken bu süreci deşifre etmeye devam ettiklerini kaydetti.

'BU AYDIN DAVRANIŞI DEĞİLDİR'

Akademisyenlerin açıklamasına ilişkin bir soruya ise Akçay, "Bu akademisyenler, gerçekten akademisyenler mi; tam rezilane durum var. Aydın niteliği taşımayan kişilerdir. Terör örgütüne açıkça destek veriyorlar, kınıyorum. Bu aydın davranışı değildir. Terör örgütüne söyleyecekleri tek kelime yok mudur bu aydınların? Bu aydın geçinen kimseler, bu aydın yaftasını boyunlarından çıkarsınlar, aydınlığı kim kaybetmiş ki bunlar bulsun? Nerede bir bölücü faaliyetler var, bu aydın kisveli kişiler sahneye çıkıyor. Önce aydın olma sorumluluğunu taşısınlar. Bunların sözlerini de reddediyor ve kınıyorum." karşılığını verdi.

AİHM KARARI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) sokağa çıkma yasağı kararına ilişkin bir soruya da Akçay, bu yaşanılan gelişmelerin MHP politikalarının ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini vurguladı. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal düzenlemelerinin anayasal ve hukuki düzenlemeler olduğunu belirten Akçay, yetki ve sorumluluğun kimde olduğunun belli olduğunu ifade etti. Akçay, şunları kaydetti: "Şu anki uygulamalar, güya sıkıyönetim ve olağanüstü uygulamalara karşı çıkıyorlar ama sıkıyönetim ve olağanüstü halin getirdiği veya getireceği sakıncaların ve sıkıntıların en az 10 katını, 50 katını, 100 katını şu anda Sur'da ve Cizre'de yaşanıyor. Yetki, sorumluluk kimde belli değil.

'EĞER GÜVENLİK ZAFİYETİ YOKSA SUÇLU KİM?'

Sultanahmet gibi fevkalede sembol önemi olan bir yerde alçakça canlı bombalar patlatılıyor. Bir iki saat geçmeden hükümet yetkilileri, utanmadan sıkılmadan 'güvenlik zaafiyeti yok' diyorlar. Hani yaramaz çocuklar suçu veya kabahati hissedince 'ben yapmadım' derler ya; bu suçluluk psikolojisinden mi kaynaklanıyor? Hükümeti sorumlu davranmaya, sorumluluk almaya davet ediyorum. Eğer ülkemizin başkentinde, belli şehirlerinde Suruç'ta, Ankara'da, Sultanahmet'te canlı bombalar, üstelik bunların her yerde patlatılabileceği kamuoyunda açık bilgi şeklinde yansımışken; 'güvenlik zaafiyeti yok' demek, bir acziyetin ifadesidir. Eğer güvenlik zaafiyeti yoksa suçlu kim? Alman İçişleri Bakanı'nı mı kabahatli tutacağız, Türkiye İçişleri Bakanı yerine? O zaman ben de Alman İçişleri Bakanı'nı istifaya davet edeyim; bu kadar yetkisiz ve sorumsuz varsa. Türkiye'nin çok kötü yönetildiğini gösteren örneklerdir bunlar. Sistem tartışmalarına birde bu zaviyeden bakmak lazım. Tamamen bir yönetim beceriksizliği, kötü yönetim anlayışı. Bu da maalesef Türkye'ye AKP eliyle hakim olan keyfi ve şahsi yönetimden kaynaklanıyor."
Kaynak: cha